birinin

listen to the pronunciation of birinin
Türkçe - İngilizce
belonging to one
one's

To raise one's name in later generations and thereby glorify one's parents, this is the greatest expression of filial piety. - Birinin adını daha sonraki kuşaklarda yükseltmek ve böylece birinin ebeveynlerini övmek, bu anne babaya saygının en büyük ifadesidir.

The traditional way of learning a language may satisfy at most one's sense of duty, but it can hardly serve as a source of joy. Nor will it likely be successful. - Bir dil öğrenmenin geleneksel yolu olsa olsa birinin görev duygusunu tatmin edebilir ama o bir sevinç kaynağı olarak hizmet edemez. Ayrıca muhtemelen başarılı olmayacaktır.

of one of
that one
be beyond s.o.'s grasp
put s.o. off
biri
somebody

Somebody had drowned her in the bathtub. - Biri onu küvette boğmuştu.

Somebody has broken this dish. - Biri bu tabağı kırdı.

biri
one

One of my dreams is to learn Icelandic. - Hayallerimden biri İzlandaca öğrenmek.

I know one of them but not the other. - Birini tanıyorum da ötekini değil.

birinin işine karışmak
Meddle, interfere, butt in, interlope
birinin burnuna gülmek
laugh in someone's face
birinin gelmesini beklemek
wait for smb. to come
birinin kaderini çizmek
(deyim) seal someone's fate
birinin kaderini çizmek
(deyim) seal someone's doom
birinin kötü ruhu
evil genius
birinin suratına gülmek
laugh in someone's face
biri
{i} cookie

I'd like to try one of those cookies. - Bu kurabiyelerden birini denemek istiyorum.

I'm sure Tom wouldn't mind if you ate one of the cookies he baked this afternoon. - Bu öğleden sonra pişirdiği kurabiyelerden birini yesen Tom'un umursamıyacağından eminim.

biri
any

You may choose any of them. - Onlardan herhangi birini seçebilirsin.

Anyone can cultivate their interest in music. - Birisi müziğe olan ilgisini geliştirebilir.

(ünlü) birinin imzası
autograph
biri
one of

I know one of them but not the other. - Birini tanıyorum da ötekini değil.

One of my dreams is to learn Icelandic. - Hayallerimden biri İzlandaca öğrenmek.

biri
anyone

Well, yes, but I don't want anyone to know. - Pekala, evet, fakat herhangi birinin bilmesini istemiyorum.

Anyone could do that. - Herhangi biri onu yapabilir.

biri
soul

I don't have a soul, and neither does anyone else. - Benim bir ruhum yok ve başka birinin de yok.

Does anyone have a soul? - Herhangi biri bir ruha sahip midir?

biri
first

Let's draw lots to decide who goes first. - Kimin birinci olduğuna karar vermek için kura çekelim.

Poland was one of the first countries to recognize the Republic of Turkey. - Polonya, Türkiye Cumhuriyeti'ni tanıyan ilk ülkelerden biriydi.

biri
someone

You don't marry someone you can live with — you marry the person whom you cannot live without. - Sen yaşayabileceğin herhangi biriyle evlenme - sen onsuz yaşayamayacağın kişiyle evlen.

A stranger tapped me on the shoulder from behind. He must have mistaken me for someone else. - Bir yabancı omzuma arkadan dokundu. Beni başka birisiyle karıştırmış olmalı.

biri
in one

Tom lost the sight in one of his eyes in a traffic accident. - Tom bir trafik kazasında gözlerinden birinde görme yeteneğini kaybetti.

Tom is sitting in one of the chairs. - Tom koltuklardan birisinde oturuyor.

biri
of one

His face reminded me of one of my friends in my senior high school days. - Onun yüzü bana lise günlerimdeki arkadaşlarımdan birini hatırlatıyor.

One parsec is the distance at which one astronomical unit subtends an angle of one arcsecond. - Bir parsek bir astronomik birimin bir arksaniyelik bir dereceye karşılık geldiği mesafedir.

başka birinin
somebody elses
biri
one of them

There are nine planets travelling around the sun, the earth being one of them. - Güneşin etrafında dönen dokuz gezegen vardır,Dünya onlardan biridir.

If two men always have the same opinion, one of them is unnecessary. - İki insan her zaman aynı görüşe sahipse, bunlardan biri gereksizdir.

biri
one (of them); somebody, someone
biri
one; cookie
biri
_un
boer cumhuriyetlerinden birinin yurttaşı
burgher
değer verilen birinin hamurundaki bozukluk
feet of clay
kabahati birinin üzerine atmak
to lay the blame on sb
İngilizce - İngilizce

birinin teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı

biri
{i} (in India) bidi, cheap cigarette made from cut tobacco rolled in leaf
Türkçe - Türkçe

birinin teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

birinin varı yoğu
Bir kimsenin sahip olduğu her şey
birinin veya bir şeyin peşinde
Çok istenilen şeyi belirtir
biri
Yüklem durumunda olan bir isim takımının belirtileni olarak kullanıldığında, belirtenin hor görüldüğünü anlatır
biri
Bilinmeyen bir kimse: "İhtimal hırsız Eşref'in hayranlarından biriydi."- O. S. Orhon
biri
Bir tanesi: "Vagonun birine binip bölmelerden birine yerleşti."- M. Ş. Esendal
biri
Bir tanesi
biri
Bilinmeyen bir kimse
biri
Yüklem durumunda olan bir isim takımının belirtileni olarak kullanıldığında belirtenin hor görüldüğünü anlatır