birine

listen to the pronunciation of birine
Türkçe - İngilizce
to somebody

A check is a method of paying money to somebody. - Çek birine para ödeme yöntemidir.

Tell it to somebody else. - Bunu başka birine söyle.

to someone

If you don't want this, I'll give it to someone else. - Bunu istemiyorsan onu başka birine vereceğim.

Have you ever shown your scar to someone? - Yara izini herhangi birine hiç gösterdin mi?

one

Tom broke one of the rules and was kicked out of school. - Tom kuralların birine uymadı ve okuldan atıldı.

Tom parked in one of the empty spaces in front of the library. - Tom kütüphanenin önündeki boş alanlardan birine parketti.

biri
somebody

Somebody has broken this dish. - Biri bu tabağı kırdı.

Somebody had drowned her in the bathtub. - Biri onu küvette boğmuştu.

biri
one

Manchester United is one of the most successful teams in both the Premier League and England. - Manchester United, hem Premier League'de hem de İngiltere'de en başarılı takımlardan biridir.

I know one of them but not the other. - Birini tanıyorum da ötekini değil.

birine asılmak
Hit on somebody

She though I was game, and she was totally hitting on me.

birine benzetmek
Take someone for
birine sormak
ask someone to
birine sözü vermek
give the floor to someone

I now give the floor to our Dean - Şimdi sözü Dekanımıza veriyorum.

birine bir görevi vermek
(Hukuk) entrust someone with a duty
birine bir şeyi inandırmak
assure smb. of smth
birine haklar ve yükümlülükler vermek
(Hukuk) grant someone rights and obligations
birine karşı birlik olmak
gang up on
birine karşı sorumlu olmak
be answerable to smb. for smb
birine sorumluluk yüklemek
lay a burden on
birine söz vermek
give someone one's word
birine yük yüklemek
lay a burden on
birine zor bir iş yüklemek
saddle someone with a task
bir suçu birine yüklemek
lay at someone's door
bir şeyi birine yüklemek
tag someone with
biri
{i} cookie

Would it be OK if I ate one of these cookies? - Bu kurabiyelerden birini yiyebilir miyim?

I'm sure Tom wouldn't mind if you ate one of the cookies he baked this afternoon. - Bu öğleden sonra pişirdiği kurabiyelerden birini yesen Tom'un umursamıyacağından eminim.

biri
any

You may choose any of them. - Onlardan herhangi birini seçebilirsin.

Anyone could do that. - Herhangi biri onu yapabilir.

(elbise) (birine) göre olmak
suit to
avantaj birine geçmek
gain the upper hand
biri
one of

Manchester United is one of the most successful teams in both the Premier League and England. - Manchester United, hem Premier League'de hem de İngiltere'de en başarılı takımlardan biridir.

Dustin Moskovitz is a Jewish entrepreneur. He is one of the co-founders of Facebook. - Dustin Moskovitz, Yahudi bir girişimcidir. O, Facebook'un kurucularından biridir.

biri
anyone

Anyone can cultivate their interest in music. - Birisi müziğe olan ilgisini geliştirebilir.

Is there anyone else wanting to eat? - Yemek yemek isteyen başka birisi var mı?

biri
soul

Does anyone have a soul? - Herhangi biri bir ruha sahip midir?

Death is one of two things. Either it is annihilation, and the dead have no consciousness of anything; or, as we are told, it is really a change: a migration of the soul from this place to another. - Ölüm iki şeyden biridir.O ya ölümlülüktür, ve ölüler herhangi bir şeyin bilincinde değildir; ya da bize söylenildiği gibi, gerçekten bir değişikliktir: ruhun bu yerden ötekine göç etmesidir.

biri
first

Let's draw lots to decide who goes first. - Kimin birinci olduğuna karar vermek için kura çekelim.

Poland was one of the first countries to recognize the Republic of Turkey. - Polonya, Türkiye Cumhuriyeti'ni tanıyan ilk ülkelerden biriydi.

fiziki olarak birine benzemek
take after
biri
someone

A stranger tapped me on the shoulder from behind. He must have mistaken me for someone else. - Bir yabancı omzuma arkadan dokundu. Beni başka birisiyle karıştırmış olmalı.

Someone told me that every cigarette you smoke takes seven minutes away from your life. - Birisi bana içtiğin her sigara ömründen yedi dakika alır dedi.

biri
in one

Susan will be ready to the party in one hour and will need someone to pick her up. - Susan bir saat içinde parti için hazır olacak ve onu alması için birine ihtiyacı olacak.

Tom lost the sight in one of his eyes in a traffic accident. - Tom bir trafik kazasında gözlerinden birinde görme yeteneğini kaybetti.

biri
of one

Here is a sample of the work of one of our workmen. - İşte bizim işçilerden birinin işinin bir örneği.

His face reminded me of one of my friends in my senior high school days. - Onun yüzü bana lise günlerimdeki arkadaşlarımdan birini hatırlatıyor.

sözü birine bırakmak
Leave the floor to
allah birine bir şeyi vermek
be endowed with
biri
one of them

If two men always have the same opinion, one of them is unnecessary. - İki insan her zaman aynı görüşe sahipse, bunlardan biri gereksizdir.

I know one of them but not the other. - Birini tanıyorum da ötekini değil.

biri
one (of them); somebody, someone
biri
one; cookie
biri
_un
her birine
apiece
suçu birine yüklemek
fasten the blame on someone
suçu birine yüklemek
shift the blame onto
varmak (birine)
marry someone
İngilizce - İngilizce

birine teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı

biri
{i} (in India) bidi, cheap cigarette made from cut tobacco rolled in leaf
İngilizce - Türkçe

birine teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

birine güvenini kaybetmek
Lose trust on somebody
birine güvenini yitirmek
Lose trust on somebody