Somebody had drowned her in the bathtub.
- Biri onu küvette boğmuştu.
Somebody has broken this dish.
- Biri bu tabağı kırdı.
The view of the Earth from the Moon is one of the iconic images of the 20th century.
- Dünya'nın Ay'dan görüntüsü, 20. yüzyılın ikonik resimlerinden birisidir.
Dustin Moskovitz is a Jewish entrepreneur. He is one of the co-founders of Facebook.
- Dustin Moskovitz, Yahudi bir girişimcidir. O, Facebook'un kurucularından biridir.
Anyone can cultivate their interest in music.
- Birisi müziğe olan ilgisini geliştirebilir.
Anyone could do that.
- Herhangi biri onu yapabilir.
One of my dreams is to learn Icelandic.
- Hayallerimden biri İzlandaca öğrenmek.
Dustin Moskovitz is a Jewish entrepreneur. He is one of the co-founders of Facebook.
- Dustin Moskovitz, Yahudi bir girişimcidir. O, Facebook'un kurucularından biridir.
Never have I heard anyone say a thing like that.
- Herhangi birinin öyle bir şey söylediğini asla duymadım.
Anyone could do that.
- Herhangi biri onu yapabilir.
Death is one of two things. Either it is annihilation, and the dead have no consciousness of anything; or, as we are told, it is really a change: a migration of the soul from this place to another.
- Ölüm iki şeyden biridir.O ya ölümlülüktür, ve ölüler herhangi bir şeyin bilincinde değildir; ya da bize söylenildiği gibi, gerçekten bir değişikliktir: ruhun bu yerden ötekine göç etmesidir.
There's not a living soul around here.
- Buralarda yaşayan biri yok.
Someone has ripped out the first three pages of this book.
- Biri bu kitabın ilk üç sayfasını yırtmış.
Let's draw lots to decide who goes first.
- Kimin birinci olduğuna karar vermek için kura çekelim.
Someone told me that every cigarette you smoke takes seven minutes away from your life.
- Birisi bana içtiğin her sigara ömründen yedi dakika alır dedi.
Someone has ripped out the first three pages of this book.
- Biri bu kitabın ilk üç sayfasını yırtmış.
There are many talented people in our city, but Tom isn't one of them.
- İlimizde birçok yetenekli insan var, ama Tom bunlardan biri değildir.
I know one of them but not the other.
- Birini tanıyorum da ötekini değil.
I'd like you to try one of these cookies.
- Bu kurabiyelerden birini denemeni istiyorum.
I usually don't like sweet things, but I will try one of your cookies.
- Ben genellikle tatlı şeyleri sevmiyorum ama senin kurabiyelerinden birini deneyeceğim.
Tom is sitting in one of the chairs.
- Tom koltuklardan birisinde oturuyor.
Tom parked in one of the empty spaces in front of the library.
- Tom kütüphanenin önündeki boş alanlardan birine parketti.
His face reminded me of one of my friends in my senior high school days.
- Onun yüzü bana lise günlerimdeki arkadaşlarımdan birini hatırlatıyor.
One parsec is the distance at which one astronomical unit subtends an angle of one arcsecond.
- Bir parsek bir astronomik birimin bir arksaniyelik bir dereceye karşılık geldiği mesafedir.
She treated each of us to an ice cream.
- O, her birimize bir dondurma ikram etti.
The principal presented each of the graduates with diploma.
- Okul müdürü mezunların her birine diplomasını sundu.
Never have I heard anyone say a thing like that.
- Herhangi birinin öyle bir şey söylediğini asla duymadım.
Well, yes, but I don't want anyone to know.
- Pekala, evet, fakat herhangi birinin bilmesini istemiyorum.
None of you are going to be fired.
- Hiç biriniz kovulmayacaksınız.
None of Tom's classmates knew who his father was.
- Tom'un sınıf arkadaşlarından hiç birisi, onun babasının kim olduğunu bilmiyordu.
None of Tom's classmates knew who his father was.
- Tom'un sınıf arkadaşlarından hiç birisi, onun babasının kim olduğunu bilmiyordu.
None of us are perfect.
- Hiç birimiz mükemmel değiliz.
Neither of them looks happy.
- Onlardan hiç biri mutlu görünmüyor.
Which one would you take?
- Hangi birini alırdın?
That means one of them will have to go. But which one?
- Yani onlardan biri gitmek zorunda. Ama hangi biri?
I have faith in each and every one of you.
- Her birinize inancım var.
Every one of us is more or less interested in art.
- Her birimiz az çok sanatla ilgilenmektedir.
Never have I heard anyone say a thing like that.
- Herhangi birinin öyle bir şey söylediğini asla duymadım.
Anyone could do that.
- Herhangi biri onu yapabilir.
Anybody and everybody wants to go abroad.
- Herhangi biri ve herkes yurtdışına gitmek ister.
Tom asked if anybody knew anything about Mary.
- Tom herhangi birinin Mary hakkında bir şey bilip bilmediğini sordu.
You can have either of these, but not both.
- Bunların ikisinden birine sahip olabilirsiniz, fakat ikisine birden değil.
Either of the two must go.
- İkisinden biri gitmeli.
One of the twins is alive, but the other is dead.
- İkizlerden biri hayatta, ancak diğer ölü.