birdenbire teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- suddenly
If there existed a market for sentences, our grammatical speculations would suddenly make sense.
- Cümleler için bir pazar olsaydı, dil bilgisi spekülasyonlarımız birdenbire anlam bulurdu.
Dewey was suddenly a hero.
- Dewey birdenbire bir kahraman oldu.
- abruptly
- all of a sudden
All of a sudden, the fire alarm went off.
- Birdenbire yangın alarmı çalmaya başladı.
All of a sudden, the lights went on.
- Birdenbire ışıklar yandı.
- hand
- like a shot
- impulsively
- jerking
- out of a clear sky
- ejaculate
- shot
- at a moment's notice
The work can't be done at a moment's notice.
- İş birdenbire yapılamaz.
- sudden
Tom's heart suddenly began to beat faster.
- Tom'un kalbi birdenbire daha hızlı atmaya başladı.
All of a sudden the sky became dark.
- Birdenbire gökyüzü karardı.
- all at once
Mary's explanations enchanted me and desolated me all at once.
- Mary'nin açıklamaları beni büyüledi ve birdenbire beni üzdü.
All at once, I heard a shrill cry.
- Birdenbire, tiz bir çığlık duydum.
- out of clear sky
- in a flash
- suddenly ansızın, aniden
- on a sudden
- at once
Everything happened all at once.
- Her şey birdenbire oldu.
It didn't happen all at once.
- Bu birdenbire olmadı.
- once
Mary's explanations enchanted me and desolated me all at once.
- Mary'nin açıklamaları beni büyüledi ve birdenbire beni üzdü.
All at once, he spoke out.
- Birdenbire, o konuştu.
- ejaculatory
- out of hand
- instanter
- at the drop of a hat
- with a rush
- short
After a short visit, he suddenly stood up and said he was leaving.
- Kısa bir ziyaretten sonra birdenbire ayağa kalktı ve ayrıldığını söyledi.
- slap
- impulsive
- plump
- birdenbire oluveren
- abrupt
- birdenbire canı sıkılabilen
- moody
- birdenbire anlamak
- strike
- birdenbire açmak
- spring
- birdenbire açılmak
- spring
- birdenbire büyüyüp yayılma
- mushroom growth
- birdenbire değişen
- whimsical
- birdenbire değişen
- mercurial
- birdenbire durmak
- break off
- birdenbire durmak (makine)
- die
- birdenbire düşme
- slump
- birdenbire düşmek
- slump
- birdenbire düşmek
- (Ticaret) collapse
- birdenbire fark etmek
- catch
- birdenbire farketmek
- catch sight of
- birdenbire meydana gelme
- outburst
- birdenbire meydana gelmek
- spring up
- birdenbire ortaya çıkmak
- (Dilbilim) bob up
- birdenbire patlak vermek
- (Dilbilim) break out
- birdenbire yükselmek/artmak
- skyrocket
- birdenbire yükseltmek
- skyrocket
- birdenbire çekmek
- twitch
- birdenbire çekmek
- jerk
- birdenbire çıkmak
- pop out
- birdenbire çıkıp gitmek
- take off
- birdenbire gelişme
- sudden development
- birdenbire aklıma geldi ki
- the thought struck me that
- birdenbire ayağa sıçramak
- start to one's feet
- birdenbire ayağa sıçramak
- start from
- birdenbire durmak (bir yerde)
- stop short at
- birdenbire dönmek
- wheel round
- birdenbire dönmek
- wheel around
- birdenbire görünmek
- crop up
- birdenbire hatırlamak
- (deyim) spring to mind
- birdenbire inmek (kuş)
- swoop down
- birdenbire işi ilerletmek
- zoom ahead
- birdenbire kesilmiş
- premorse
- birdenbire koyvermek (yelkeni)
- (Askeri) to let fly
- birdenbire manşet olmak
- (deyim) hit the headlines
- birdenbire olma
- suddenness
- birdenbire saldırmak (fiilen)
- round on
- birdenbire saldırmak (sözle)
- round on
- birdenbire ticareti ilerletmek
- zoom ahead
- birdenbire vurulmak (birisine)
- be smitten with
- birdenbire çıkarmak
- whip out
- birdenbire üstüne saldırmak
- fly at
- atın birdenbire durması
- prop