birden

listen to the pronunciation of birden
Türkçe - İngilizce
suddenly

Dewey was suddenly a hero. - Dewey birdenbire bir kahraman oldu.

If there existed a market for sentences, our grammatical speculations would suddenly make sense. - Cümleler için bir pazar olsaydı, dil bilgisi spekülasyonlarımız birdenbire anlam bulurdu.

suddenly, at once, short, bang, all of a sudden, all at once " ansızın, aniden; at a time, at the same time
abruptly
instantly

Instantly the girl saw her mother, she burst out crying. - Kız annesini görür görmez birden ağlamaya başladı.

sudden

To our great surprise, he suddenly resigned. - Onun birden istifade etmiş olması, bizim için büyük sürpriz.

If there existed a market for sentences, our grammatical speculations would suddenly make sense. - Cümleler için bir pazar olsaydı, dil bilgisi spekülasyonlarımız birdenbire anlam bulurdu.

rapid
slap-bang
in a flash
all at once

All at once they began to laugh. - Onlar hepsi birden gülmeye başladılar.

All at once, he spoke out. - Birdenbire, o konuştu.

in a while
abrupt
immediate
at the same time

I prefer learning multiple languages at the same time. - Aynı anda birden çok dil öğrenmeyi tercih ediyorum.

A mistake young people often make is to start learning too many languages at the same time, as they underestimate the difficulties and overestimate their own ability to learn them. - Gençlerin sık yaptığı bir hata da; zorluklarını hafife alıp, kendi yeteneklerini de gözlerinde büyütürek aynı anda birçok dili birden öğrenmeye başlamaları.

at a time

One can't do more than one thing at a time. - Birisi bir seferde birden fazla şey yapamaz.

No one can do more than one thing at a time. - Hiç kimse bir defada birden daha fazla şey yapamaz.

short

After a short visit, he suddenly stood up and said he was leaving. - Kısa bir ziyaretten sonra birdenbire ayağa kalktı ve ayrıldığını söyledi.

all of a sudden

All of a sudden, the lights went on. - Birdenbire ışıklar yandı.

All of a sudden, the fire alarm went off. - Birdenbire yangın alarmı çalmaya başladı.

at a stroke
snap
at one heat
slap bang
instantaneous
at once

How difficult a thing it is, to love, and to be wise, and both at once. - Ne kadar zor bir şey, sevmek ve akıllı olmak, ve her ikisi birden.

They began to run all at once. - Hep birden koşmaya başladılar.

slap
at once, suddenly
pop

In Colombia, the population is classified into social strata ranging from one to six, one being the poorest and six being the richest. - Kolombiya'da nüfus birden altıya kadar değişen sosyal katmanlara göre sınıflandırılır. Bir en fakir olma ve altı en zengin olma.

at a time, in one lot
plump
per saltum
sharp
instantaneously
subito
plunk
birden fazla anlama gelen
ambiguity
birden fazla anlama gelme
ambiguity
birden çıkmak
spring
birden ..olmak
wax
birden akmak
flush
birden alev almak
flare
birden alevlenmek
flare
birden artmak
boom
birden başlamak
break out
birden başlamak
burst out
birden bir şeye başlamak
break into
birden bire
immediate
birden bire
out of blue
birden bire durmak (makine)
die
birden boşalma
(Madencilik) inrush
birden değişiveren
erratic
birden fazla anlama gelebilen
ambiguous
birden fazla boşluk
(Bilgisayar) multiple spaces
birden fazla hedef
(Avcılık) multiple targets
birden fazla organı etkileyen
multiple
birden fazla sayfa
(Bilgisayar) multiple pages
birden fazla sinyalin
synchronization
birden gelmek veya gözükmek
(Askeri) pop-up
birden hızla çekmek
yank
birden sertçe bırakıvermek
flop
birden çekerek
twitching
birden çok
multiple

Tom was shot multiple times. - Tom birden çok kez vuruldu.

Tom has multiple talents. - Tom'un birden çok yeteneği vardır.

birden çok
poly-
birden çok
multi

I prefer learning multiple languages at the same time. - Aynı anda birden çok dil öğrenmeyi tercih ediyorum.

Tom was shot multiple times. - Tom birden çok kez vuruldu.

birden çok bağlantı
(Bilgisayar) multilink
birden çok dil
(Bilgisayar) multilingual
birden çok kullanıcı
(Bilgisayar) multiple users
birden çok olan
(Ticaret) multiple
birden çok yavru doğurmak
litter
birden üstüne atılmak
pounce at
birden üstüne atılmak
pounce on
birden çekme
yank
birden çekilmek
yank
birden bire
suddenly

Tom suddenly became very busy. - Tom birden bire çok meşgul oldu.

I suddenly realized what was happening. - Birden bire ne olduğunu fark ettim.

birden yoğunluk kazanmak
abrubtly/suddenly intensify
birden aklına gelmek
rush into one's mind
birden aklından geçmek
flash through one's mind
birden artmak
skyrocket
birden artmak
run up
birden artmak
shoot up
birden açılmak
fly open
birden ağlamaya başlamak
burst out crying
birden ağlamaya başlamak
burst into tears
birden belirmek
(Konuşma Dili) fly open
birden bire belirmek
pop-out
birden biçim değiştirme
instantaneous deformation
birden biçim değiştirme
instantaneous strain
birden dolma
rapid filling
birden durmak
stop short
birden düşme
slump
birden düşmek
slump
birden fazla
more than one

Does Tom have more than one girlfriend? - Tom'un birden fazla kız arkadaşı var mı?

To have more than one problem before him at one time makes him irritable, upset and exasperated. - Onun önünde aynı anda birden fazla soruna sahip olmak onu sinirlendirir,üzer ve çileden çıkarır.

birden fazla alana etki eden
multi-domain
birden fazla açılır menü
(Bilgisayar) multiple popup
birden fazla birimden oluşan
(İnşaat) multi-unit
birden fazla dosya seçimi
(Bilgisayar) multiple files selection
birden fazla iletişim kuralı
(Bilgisayar) multiprotocol
birden fazla işi olmak
pluralize
birden fazla makamı olma
plurality
birden fazla makamı olma
pluralism
birden fazla pencere
(Bilgisayar) multiple windows
birden fazla seçeneği olmak
have more than one string to one's bow
birden fazla tedarıkçi
multi-vendor
birden fazla yolu olan
multiway
birden fazla yöntemi olan
multiway
birden fazla çizim
(Bilgisayar) multiple plots
birden gaza basmak
put one's foot to the floor
birden gelişen
fulminating
birden gelişen
fulminant
birden genişleme
sudden expansion
birden gerçeği anladım ki
truth burst in me
birden gerçeği anladım ki
the truth burst upon me
birden gerçeği anladım ki
truth burst upon me
birden gerçeği anladım ki
the truth burst in upon me
birden geçiş
sudden transition
birden girmek
rush into
birden görerek satın alan
(Ticaret) impulse buyer
birden hücum etmek
burst on
birden hızla yükselen
skyrocketed
birden hızla yükselme
skyrocketing
birden hızla çekme
yanking
birden içeriye girmek
burst inward
birden kapanma
emergency shut down
birden kapmak
catch at
birden kopma
instantaneous rupture
birden kırılma
instantaneous rupture
birden parlamak
blaze up
birden parlayan yıldız
nova
birden patlamalı kapçık
(Madencilik) instantaneous blasting cap
birden sinirlenmek
fly into a rage
birden söylemek
snap out
birden sıvılanma
spontaneous liquefaction
birden tutuşma
deflagration
birden yoğunluk kazanmak
intensify suddenly
birden yoğunluk kazanmak
gain (a) sudden intensity
birden yoğunluk kazanmak
suddenly become intense
birden yoğunluk kazanmak
intensify abrubtly
birden yoğunluk kazanmak
suddenly intensify
birden yoğunluk kazanmak
suddenly become dense
birden yükselme
zoom
birden yükselmek
zoom
birden zengin olan
upstart
birden zengin olan kimse
upstart
birden zengin olmuş
arriviste
birden çekme
twitch
birden çekmek
whip out
birden çekmek
twitch
birden çok ana makine
(Bilgisayar) multiple hosts
birden çok besleyicili
(Bilgisayar) multifeeder
birden çok bit ecc
(Bilgisayar) multi-bit ecc
birden çok bit hatası
(Bilgisayar) multi-bit error
birden çok değer
(Bilgisayar) multiple values
birden çok değerli
(Bilgisayar) multi-valued
birden çok hat
(Bilgisayar) multiple lines
birden çok konu başlığı
(Bilgisayar) multiple titles
birden çok kopyalı
(Bilgisayar) multi instance
birden çok nokta
(Bilgisayar) multi-spot
birden çok ortam
(Bilgisayar) multiple media
birden çok para kazanmak
be in the money
birden çok satır
(Bilgisayar) multi-line
birden çok spot
(Bilgisayar) multi spot
birden çok tarih
(Bilgisayar) multiple dates
birden çok yayın
(Bilgisayar) multicasts
birden çok yolculuk için indirimli tarifeler var mı
Are there any discount fares for multiple trips
birden çökme
sudden sag
birden öfkelenmek
fly off the handle
birden önce
before one

Zero comes before one. - Sıfır birden önce gelir.

Zero is what comes before one. - Sıfır birden önce gelen şeydir.

her yerde birden bulunan
ubiquitous
hepsi birden
to a man
hepsi birden
all at once
birden bire
abruptly
birden çok
multiword
duyguların birden değişmesi
revulsion
hep birden
together
hep birden
at once

I can't invite all my friends at once. - Bütün arkadaşlarımı hep birden davet edemem.

They began to run all at once. - Hep birden koşmaya başladılar.

hep birden
all at once

They began to run all at once. - Hep birden koşmaya başladılar.

hep birden
all together
hep birden
with one voice
hepsi birden sahneden çıkar
exeuntomnes
her yerde birden bulunma
omnipresence
iki dalda birden alınan şeref nişanı
double first
iki film birden
double feature
iki rolü birden oynamak
double
ritmi birden değiştirmek
syncopate
ritmin birden değişmesi
syncopation
sesin iki telde birden çalınması
double stop
yükseklere çıkıp birden inen heyecanlı tren
roller coaster
Türkçe - Türkçe
Bir defada, hepsi bir arada: "Hepsi birden, fena, çirkin bir gülüşle güldüler."- Y. K. Karaosmanoğlu
Ansızın, hemencecik: "Birden döndüm ve tahminimde haklı olduğumu anladım."- R. H. Karay
Birlikte, beraberce: "Şimdi, ikisi birden gülmekten kırılıyorlar."- Y. K. Karaosmanoğlu
Ansızın, hemencecik
Birlikte, beraberce
Bir defada, hepsi bir arada
BİRDEN ÇOK SİGORTA
(Hukuk) Bir menfaatin aynı zamanda birden çok sigorta şirketine sigorta ettirilmesi
birden bire
(Osmanlı Dönemi) ani
hep birden
Toplu olarak
birden