birden bire

listen to the pronunciation of birden bire
Türkçe - İngilizce
immediate
out of blue
suddenly

If you became blind suddenly, what would you do? - Birden bire kör olsan ne yaparsın?

Tom suddenly became very busy. - Tom birden bire çok meşgul oldu.

abruptly
birdenbire
suddenly

Tom's heart suddenly began to beat faster. - Tom'un kalbi birdenbire daha hızlı atmaya başladı.

Hope is when you suddenly run to the kitchen like a mad man to check if the empty chocolate cookie box you just finished an hour ago is magically full again. - Ümit; bir saat önce bitirdiğin çikolatalı çörek kutusunun sihirle tekrar dolup dolmadığını kontrol etmek için çılgın bir adam gibi birdenbire mutfağa doğru koştuğundadır.

birdenbire
abruptly
birden bire durmak (makine)
die
birden bire belirmek
pop-out
birdenbire
once

All at once, he spoke out. - Birdenbire, o konuştu.

All at once, I heard a shrill cry. - Birdenbire, tiz bir çığlık duydum.

birdenbire
all of a sudden

All of a sudden, the fire alarm went off. - Birdenbire yangın alarmı çalmaya başladı.

All of a sudden the sky became dark. - Birdenbire gökyüzü karardı.

birdenbire
hand
birdenbire
like a shot
birdenbire
impulsively
birdenbire
jerking
birdenbire
out of a clear sky
birdenbire
ejaculate
birdenbire
shot
birdenbire
at a moment's notice

The work can't be done at a moment's notice. - İş birdenbire yapılamaz.

birdenbire
sudden

Hope is when you suddenly run to the kitchen like a mad man to check if the empty chocolate cookie box you just finished an hour ago is magically full again. - Ümit; bir saat önce bitirdiğin çikolatalı çörek kutusunun sihirle tekrar dolup dolmadığını kontrol etmek için çılgın bir adam gibi birdenbire mutfağa doğru koştuğundadır.

Dewey was suddenly a hero. - Dewey birdenbire bir kahraman oldu.

birdenbire
ejaculatory
birdenbire
out of hand
birdenbire
all at once

Mary's explanations enchanted me and desolated me all at once. - Mary'nin açıklamaları beni büyüledi ve birdenbire beni üzdü.

Everything happened all at once. - Her şey birdenbire oldu.

birdenbire
instanter
birdenbire
at the drop of a hat
birdenbire
with a rush
birdenbire
out of clear sky
birdenbire
in a flash
birdenbire
suddenly ansızın, aniden
birdenbire
on a sudden
birdenbire
at once

All at once, he spoke out. - Birdenbire, o konuştu.

Everything happened all at once. - Her şey birdenbire oldu.

birdenbire
short

After a short visit, he suddenly stood up and said he was leaving. - Kısa bir ziyaretten sonra birdenbire ayağa kalktı ve ayrıldığını söyledi.

birdenbire
slap
birdenbire
impulsive
birdenbire
plump
Türkçe - Türkçe
(Osmanlı Dönemi) ani
Birdenbire
yekin yekin
Birdenbire
(Hukuk) ALELFEVR
Birdenbire
(Osmanlı Dönemi) FEC'ET
birdenbire
Ansızın, hemencecik, beklenmedik bir sırada
birdenbire
Ansızın, hemencecik, beklenmedik bir sırada: "Birdenbire bulunduğumuz odanın kapısı açılıverdi."- S. F. Abasıyanık
birden bire