Tom and Mary aren't getting along very well with each other nowadays.
- Tom ve Mary bugünlerde birbirleriyle çok iyi geçinemiyorlar.
They shook hands with each other.
- Birbirleriyle tokalaştılar.
It is our duty to help one another.
- Birbirimize yardım etmek bizim görevimizdir.
We helped one another.
- Birbirimize yardımcı olduk.
We get closer, trying to understand each other, but just hurt each other and cry.
- Birbirimizi anlamaya çalışarak yakınlaşırız fakat sadece birbirimizi incitiriz ve ağlarız.
My little sister and I used to play tag a lot. We would chase each other, and the one chasing would try to tag the one being chased and yell: You're it!
- Küçük kız kardeşim ve ben çok fazla kovalamaca oynardık. Birbirimizi kovalardık ve kovalayan kişi kovalanana dokunmaya çalışır ve ona Sen ebesin! diye seslenirdi.
Tatoeba is really multilingual. All the languages are interconnected.
- Tatoeba gerçekten çok dilli. Bütün diller birbirine bağlıdır.
Everything is interconnected.
- Her şey birbirine bağlıdır.