Once upon a time, there was a bad king in England.
- Bir zamanlar İngiltere'de kötü bir kral vardı.
Once upon a time, there was a pretty little house way out in the country.
- Bir zamanlar köyün çıkışında küçük güzel bir ev varmış.
I have seen him once on the train.
- Onu bir zamanlar trende gördüm.
That dispute has been settled once and for all.
- O tartışma bir zamanlar karara bağlandı ve herkes için.
That island was governed by France at one time.
- O ada bir zamanlar Fransa tarafından yönetildi.
At one time we were enemies, but we've buried the hatchet and we are now on friendly terms with each other.
- Biz bir zamanlar düşmandık fakat baltayı gömdük ve şimdi birbirimizle dostane şartlardayız.
Let's schedule a meeting sometime early next week.
- Gelecek hafta erken bir zamanda bir toplantı planlayalım.
Come and visit us in Paris sometime soon.
- Yakın bir zamanda Paris'te bizi ziyaret etmeye gel.