bir gün

listen to the pronunciation of bir gün
Türkçe - İngilizce
one fine day
one day, some day, someday
one day

I'd like to go to France one day. - Bir gün Fransa'ya gitmek istiyorum.

I would like to go to the United States one day. - Bir gün Amerika'ya gitmek istiyorum.

some day or other
some day
someday

I'd like to visit your country someday. - Ben, bir gün ülkenizi ziyaret etmek istiyorum.

I want to go to America someday. - Bir gün Amerika'ya gitmek istiyorum.

sometime

Even the worthy Homer sometimes nods. - Herkesin işi bir gün ters gidebilir.

Her mother and her sister came to visit the young worker, and sometimes they spent a day with her. - Annesi ve kız kardeşi genç işçiyi ziyaret etmek için geldi, ve bazen onunla birlikte bir gün geçirdiler.

other

The Berbers have lived for thousands of years where others could not survive even one day. - Berberler binlerce yıldır yaşıyor ve başkaları bir gün bile hayatta kalamadı.

The Princess and the Irishman recognised each other, and were married, and had a great wedding that lasted for a year and a day. - Prenses ve İrlandalı birbirini tanıyordu ve evlilerdi ve bir yıl bir gün süren büyük bir düğün yapmışlardı.

bir gün erken ayrılmak istiyorum
I want to leave one day earlier
bir gün önce
the day before

I had rented it the day before. - Ben onu bir gün önce kiralamıştım.

George Washington arrived the day before. - George Washington bir gün önce geldi.

birgün
sometime

Tom should do that sometime. - Tom bunu birgün yapmalı.

I'm going to do that sometime. - Bunu birgün yapacağım.

birgün
some fine day
D günü: Belirli bir harekatın başladığı ya da başlayacağı gün (NATO)
(Askeri) unnamed day on which operations commence or are scheduled to commence
bir aktif görev birliğinin konuşlanma veya yeniden konuşlanma emrini aldığı gün
(Askeri) day an active duty unit is notified for deployment or redeployment
bir iki gün içinde
in a day or two
bunu tamir etmek bir gün sürer
It will take us a day to repair it
felekten bir gün çalmak
to go on a spree, to go on a binge, to go to town
felekten bir gün/gece çalmak
to have a very enjoyable day/evening
günlerden bir gün
one of these days
günlerden bir gün once upon
a time
güzel bir gün
It's a nice day
herkesin şansı bir gün güler
every dog has it's day
kötü bir gün
It's a nasty day
yarın bulutlu bir gün olacak
It will be cloudy tomorrow
yarın güneşli bir gün olacak
It will be sunny tomorrow
yarın rüzgârlı bir gün olacak
It will be windy tomorrow
yarın yağmurlu bir gün olacak
It will be rainy tomorrow
çok başarılı bir gün
field day
çok keyifli bir gün geçirdim teşekkür ederim
I enjoyed myself today thank you
özel bir tarihe denk gelmeyen gün
ferial day
ıyi bir gün için çok teşekkür ederim
Thank you for a nice day
bir gün