That clock is one minute fast.
- O saat bir dakika ileri.
He missed the train by one minute.
- Bir dakika ile treni kaçırdı.
Just a moment. I haven't finished yet.
- Bir dakika. Henüz bitirmedim.
Could you please wait just a moment for us? Then we'll go with you.
- Bizim için sadece bir dakika bekleyebilir misiniz lütfen? Sonra biz sizinle geleceğiz.
I asked her to wait a minute.
- Ona bir dakika beklemesini rica ettim.
Wait a minute, my laundry is done, I'll go hang out the washing.
- Bir dakika bekle, benim çamaşır tamam, çamaşırı asmaya gideceğim.