Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

bir az

listen to the pronunciation of bir az
Türkçe - İngilizce
a little
To a small extent or degree

The door was opened a little.

a small amount

A little water has spilled.

to a small degree; somewhat; "it's a bit warm"; "felt a little better"; "a trifle smaller"
rather, quite, to a certain extent, somewhat (e.g.: "I found Tom a little sarcastic")
{s} a bit, a few, a handful
biraz
some

My mother bought some apples at a fruit store. - Annem, bir meyve mağazasından biraz elma aldı.

I need some body lotion. - Biraz vücut losyonuna ihtiyacım var.

biraz
a little

Take things a little more seriously. - Eşyaları biraz daha ciddi bir şekilde al.

Add a little more pepper. - Biraz daha biber ekle.

biraz
bit

Could you move the chair a bit? - Sandalyeyi biraz oynatabilir misiniz?

It's a bit strange to me. - O bana biraz garip geldi.

biraz
any

I tried to give her some money, but she wouldn't take any. - Ben ona biraz para vermeye çalıştım, ama o hiç almadı.

Give me some coffee if there is any left. - Eğer kaldıysa bana biraz kahve ver.

biraz
some; tolerable
biraz
a bit

You should relax a bit. - Biraz sakinleşmelisin.

Can I give you a bit of advice? - Sana biraz tavsiye verebilir miyim?

biraz
something of

He is something of an expert on oriental art. - O, oryantal sanatında birazcık uzmandır.

You're something of a troublemaker, aren't you? - Sen biraz baş belasısın, değil mi?

biraz
not least
biraz
somewhat

Tom seemed to be somewhat disappointed. - Tom biraz hayal kırıklığı uğramış gibi görünüyordu.

The washing machine is somewhat out of order. - Çamaşır makinesi biraz bozuk.

biraz
something

She needed some money to buy something to feed her dog. - Köpeğini besleyecek bir şey almak için biraz paraya ihtiyacı vardı.

I know it's kind of late, but would you mind if I came over now? I have something I need to discuss with you. - Biraz geç olduğunu biliyorum ama şimdi uğramamın bir sakıncası var mı? Seninle tartışmam gereken bir şeyim var.

biraz
mild

Tom seems mildly interested. - Tom biraz ilgili görünüyor.

Tom only looks mildly interested. - Tom sadece biraz ilgili görünüyor.

biraz
a shade

He is a shade better today. - O bugün biraz daha iyi.

The weather is a shade better today. - Hava bugün biraz daha iyi.

biraz
to a degree
biraz
a smal amount
biraz
a trifle
biraz
a spot of

Do you want a spot of coffee? - Biraz kahve ister misiniz?

biraz
a small number of
biraz
slightly

Tom is slightly under the weather today. - Tom, bugün biraz keyfsiz.

Mr. Bush had slightly more votes than Mr. Gore. - Bay Bush, Bay Gore'dan biraz daha fazla oy aldı.

biraz
awhile

John, you've been working too hard. Have a seat and rest awhile. - John, çok çalışıyorsun. Otur ve biraz dinlen.

biraz
a little bit

I'm a little bit tired today. - Bugün biraz yorgunum.

I was a little bit disappointed. - Biraz hayal kırıklığına uğradım.

biraz
mildly

Tom seems mildly interested. - Tom biraz ilgili görünüyor.

Tom only looks mildly interested. - Tom sadece biraz ilgili görünüyor.

biraz
moderately
BİRAZ
alittle
biraz
of something
biraz
a little, some, a bit; slightly; awhile
biraz
a little, some
biraz
modicum
biraz
{s} tolerable
Türkçe - Türkçe

bir az teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

Biraz
(Osmanlı Dönemi) NEV'AN
BİRAZ
(Osmanlı Dönemi) Karşı karşıya kavga etme. Savaşa atılma
biraz
Kısa bir süre için: "Uzun etme iki gözüm biraz da bize uğra."- O. Rifat
biraz
Az miktarda, çok değil: "Biraz yağmur yağdı mı, Beyoğlu'nun yaya kaldırımlarında yürüyebilirsen yürü."- F. R. Atay
biraz
Yeterince değil, yeter ölçüde değil
biraz
Az miktarda, çok değil
biraz
Kısa bir süre için