bir şey

listen to the pronunciation of bir şey
Türkçe - İngilizce
anything

Don't you have anything smaller than that? - Ondan daha küçük herhangi bir şeyin yok mu?

Is there anything to drink in the refrigerator? - Buzdolabında içilebilecek herhangi bir şey var mı?

a) something b) anything
something

I've brought you a little something. - Sana küçük bir şey getirdim.

I want something sweet. - Tatlı bir şey istiyorum.

a thing
somewhat
ring

Does this ring a bell? - Bu bir şey çağrıştırıyor mu?

The name Tom doesn't ring a bell. - Tom ismi bir şey çağrıştırmıyor.

bir şey değil
not at all

This is not at all what Tom expected. - Bu hiç de Tom'un beklediği bir şey değil.

bir şey değil
You're welcome
bir şey değil
Don't mention it
Bir şey değil
You are welcome, Don't mention it, That's all right, Not at all
bir şey eklemek
put in a word
bir şey hatırlatmak
ring a bell
bir şey hatırlatıyor mu
Does it ring a bell
bir şey için rekabet etmek
vie with smb. in smth
bir şey için ölmek
(deyim) be dying to do
bir şey olduğu yok
nothing doing
bir şey saklamadan
in round terms
bir şey ses çıkartıyor
Something is making a noise
bir şey seçtiniz mi
Did you choose anything
bir şey yüzünden kendini yiyip bitirmek
be devoured by
birşey
something

I have to help Tom do something tomorrow morning. - Yarın sabah Tom'un birşeyler yapmasına yardım etmeliyim.

Tom never opens his mouth without complaining about something. - Tom asla ağzını birşeyi şikayet etmeden açmaz.

kendini bir şey sanan
self righteous
kendini bir şey sanan önemsiz tip
pipsqueak
herhangi bir şey
anything

Can you see anything at all there? - Orada herhangi bir şey görebiliyor musun?

Can you see anything in there? - Orada herhangi bir şey görebiliyor musun?

bir şey değil
you are welcome
böyle bir şey
such a thing
dilemek (iyi bir şey)
wish
hazırlamak (kötü bir şey)
brew
hiç bir şey
next to nothing
nefes nefese (bir şey) demek
puff
olumsuz bir şey ima eden söz
innuendo
sivri bir şey -e batmak
prick
tabii bir şey
matter of course
önemli bir şey
something

She seems to know something important. - Önemli bir şey biliyor gibi görünüyor.

I'm about to tell you something important. - Sana önemli bir şey söylemek üzereyim.

bir şey denilemez
unobjectionable
bir şey değil
not to do a thing
Ahım şahım bir şey değil
It's not much of a thing
ahım şahım bir şey değil
It is nothing special
aman aman (bir şey) olmamak
not to be anything special
az bir şey
only a little
ağrımı dindirecek bir şey verebilir misiniz
Can you give me something to stop the pain
ağızına bir şey/çöp koymamak
not to eat a thing
başka bir şey
another thing
başka bir şey yok
phr
bej bir şey arıyorum
I'm looking for something in beige
ben bir şey yapmadım
no thanks to me
berbat bir şey
that beats cockfighting
beyaz bir şey arıyorum
I'm looking for something in white
bir araba dolusu şey
cartload
bir boka yaramaz şey
horseshit [sl.]
boktan bir şey olmak
to not to be worth a shit
bu bir şey hatırlatıyor mu
Does that strike a chord
buna bir şey yapamayız
We can't do anything with it
bunun gibi bir şey
something like that
bunun gibi bir şey var mı
Do you have one like this
böyle bir şey
somewhere about
böyle bir şey olamaz
nothing of the kind may happen
daha az pahalı bir şey var mı
Is there anything less expensive
daha iyi bir şey var mı
Is there anything better
daha ucuz bir şey var mı
Is there anything cheaper
dantelli bir şey arıyorum
I want something in lace
dağarcıkta bir şey kalmamak
1. to have used up all that one has. 2. to have run out of things to say
deklare edeceğiniz bir şey var mı
Do you have anything to declare
deri bir şey arıyorum
I want something in leather
dönüşü olmayan bir şey yapmak
pass the rubicon
dönüşü olmayan bir şey yapmak
cross the Rubicon
dışında bir şey
anything but
elde avuçta bir şey kalmamak
to have nothing left
elden bir şey gelmez
it can't be helped
elinden bir şey gelmemek
not to be able to help/do anything
elinden bir şey gelmemek
not to be able to do anything
elinden bir şey gelmez
powerless
gri bir şey arıyorum
I'm looking for something in gray
görevi nedeniyle kendini bir şey sanan memur
panjandrum
görmek istediğiniz özel bir şey var mı
Is there anything special you'd like to see
gözüme bir şey kaçtı
I have something in my eye
harika bir şey
wanderful affair
hatırına bir şey gelmesin
(Konuşma Dili) Don't misunderstand me./I don't mean to imply anything bad
hayret bir şey
I will be bound
hayret bir şey
what indeed
hayret bir şey!
(Konuşma Dili) Amazing!/Can you beat that?/Wow!
herzamankinden farklı bir şey yemek
give oneself a treat
iki yudum bir şey
a bite and a sup
içecek bir şey almak
have a drink
kahverengi bir şey arıyorum
I'm looking for something in brown
kendini bir şey sanan
self important
kendini bir şey sanan
swollen headed
kendini bir şey sanan
self assertive
kendini bir şey sanan delikanlı
whippersnapper
kendini bir şey sanan tip
stuffed shirt
kendini bir şey sanan tip
squirt
kendini bir şey sanma
stuffiness
kendini bir şey sanma
self assertion
kendini bir şey sanma
self importance
kendini bir şey sanmak
feel one's oats
kendini bir şey sanmak
think no small beer of oneself
kendini bir şey sanmak
to give oneself airs, think one is something
kendini bir şey sanmak
think a lot of oneself
kendini bir şey sanmak
to think oneself important, to be too big for one's boots
keten bir şey arıyorum
I want something in linen
kimseye bir şey danışmadan
(Konuşma Dili) off one's own bat
korkacak bir şey yok
never fear
kot kumaşı bir şey arıyorum
I want something in denim
koton bir şey arıyorum
I want something in cotton
kırmızı bir şey arıyorum
I'm looking for something in red
mavi bir şey arıyorum
I'm looking for something in blue
milyoner gibi bir şey
a kind of millionaire
mirasçıya bir şey bırakmayan
inofficious
mükemmel bir şey
a bit of all right
mükemmel bir şey
a bit of all right argo
nadirattan bir şey
a rarity, a rara avis
o da bir şey mi
big deal
pembe bir şey arıyorum
I'm looking for something in pink
rami bir şey arıyorum
I want something in ramie
saman alevi gibi bir şey
flash in the pan
sarı bir şey arıyorum
I'm looking for something in yellow
sivri bir şey bir uzva batmak
prick something on
siyah bir şey arıyorum
I'm looking for something in black
ucuna bir şey takmak
tip
uçunda (bir şey) olmak
(for something) to be at the bottom of (a matter)
uçunda bir şey var
(Konuşma Dili) There's something behind (a matter)./There's something secret at the bottom of (a matter)
yanınıza alacağınız bir şey var mı
Do you have any carry on baggage
yapacak bir şey yok
nothing to be done
yerine başka bir şey koyarak iptal etme
supersession
yeşil bir şey arıyorum
I'm looking for something in green
yünlü bir şey arıyorum
I want something in wool
önemli bir şey değil
Nothing serious
öyle bir şey
somewhere about
öyle bir şey yok
no such thing
öyle bir şey yok
there is no such thing
özel bir şey mi arıyorsunuz
Are you looking for something special
şaşılacak bir şey yok
no wonder that