bindirme teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- lapped
- superposition
- imbrication
- overthrust
- (İnşaat) weatherboarding
- joint
- (İnşaat) clapboard
- embarking
- thrust
- corbel
- lap
- lap joint
- (Fotoğrafçılık) montage
- lapping
- having, letting, or helping (someone) mount (a horse, camel, etc.); having, letting, or helping (someone) get in (a car); having, letting, or helping (someone) get on (a bicycle, motorcycle, etc.); having, letting, or helping (someone) board (a ship, train, airplane)
- overlapping, overlap (e.g. the overlapping of roof tiles)
- overlap, joint; corbel; embarkation
- superimposition
- embarkation
- increasing the price of (something) by (a specified amount)
- arch. projection which rests on corbels, overhang, jetty
- overlay
- weatherboard
- bin
- thousand
There are over seven thousand languages in the world.
- Dünyada yedi bini aşkın dil vardır.
Will ten thousand yen do?
- On bin yen yeterli mi?
- bindirme birliği
- (Askeri) embarkation unit
- bindirme ek
- lap joint
- bindirme fayı
- (Çevre) thrust fault
- bindirme istasyonu
- (Askeri) entraining point
- bindirme kaplama
- (Askeri) clinker planking
- bindirme kiriş
- (İnşaat) tail piece
- bindirme kısmı
- (Askeri) embarkation element
- bindirme usulü kriptolamak
- (Askeri) superimpose
- bindirme çizelgesi
- (Askeri) embarkation table
- bindirme boyu
- passings
- bindirme boyu
- lap length
- bindirme boyu
- (İnşaat) overlapping length
- bindirme boyu
- overlap length
- bindirme bölgesi
- (Askeri) overlap zone
- bindirme bölgesi, toplama bölgesi, kapkaç bölgesi Q
- (Askeri) pickup zone
- bindirme düzeni
- (Askeri) organization for embarkation
- bindirme ekleme
- lapped splice
- bindirme emri
- (Askeri) embarkation order
- bindirme geçme
- lapped scarf
- bindirme grubu
- (Askeri) embarkation group
- bindirme için tertiplenme
- (Askeri) organization for embarkation
- bindirme kama
- saddle key
- bindirme kaplama
- drop siding, weatherboarding
- bindirme kaplamalı
- clinker-built
- bindirme kaplamalı
- having hull with planks that are overlapping (of a boat)
- bindirme kaplamalı gemi
- (Askeri,Teknik) lapstrake
- bindirme kaynak
- lap weld
- bindirme kaynak
- fillet weld
- bindirme kaynak
- lap-welding
- bindirme kaynaklama
- lap welding
- bindirme kaynaklı boru
- lap-welded tube
- bindirme kaynağı
- (Mekanik,Teknik) lap-welding
- bindirme kemer
- (Mimarlık) corbelling arch
- bindirme kemer
- (Mimarlık) overhung arch
- bindirme kiremit dere
- laced valley
- bindirme kiriş
- tail beam, tail piece
- bindirme limanı
- mil . port of embarkation
- bindirme limanı
- (Askeri) seaport of embarkation
- bindirme limanı
- (Askeri,Teknik) embarkation port
- bindirme limanı ikmal isteği
- (Askeri) port extract requisition
- bindirme mevzuatı
- (Askeri) embarkation regulations
- bindirme napı
- (Jeoloji) thrust nappe
- bindirme olmayan
- lapless
- bindirme perçin bağlantısı
- (Askeri) riveted lap joint
- bindirme rampası
- loading ramp
- bindirme sahası
- (Askeri) embarkation area
- bindirme sargı
- lap winding
- bindirme subayı
- (Askeri) embarkation officer
- bindirme subayı
- (Askeri) transport quarter master
- bindirme tahtalı
- (İnşaat) lap streak
- bindirme taşı
- (Mimarlık) corbelling stone
- bindirme teşkilatı
- (Askeri) embarkation organization
- bindirme timi
- (Askeri) embarkation team
- bindirme ve tonaj çizelgesi
- (Askeri) embarkation and tonnage table
- bindirme ve yükleme istasyonu
- (Askeri) embarkation and loading point
- bindirme ve yükleme noktası
- (Askeri) embarkation and loading point
- bindirme ve yükleme noktası
- (Askeri) loading point
- bindirme ve yükleme subayı
- (Askeri) loading officer
- bindirme yönetmeliği
- (Askeri) embarkation regulations
- bindirme zıvana dilleri
- lapped tenons
- bin
- one thousand
Each person paid one thousand dollars.
- Her biri bin dolar ödedi.
One hundred, two hundred, three hundred, four hundred, five hundred, six hundred, seven hundred, eight hundred, nine hundred, one thousand.
- Yüz, iki yüz, üç yüz, dört yüz, beş yüz, altı yüz, yedi yüz, sekiz yüz, dokuz yüz, bin.
- bin
- kilo
There are a thousand meters in a kilometer.
- Bir kilometre bin metredir.
- bindirmek
- help to get on
- bindirmek
- bump into
- bindirmek
- overlap
- bindirmek
- crash
- bindirmek
- cause to mount
- bindirmek
- lap
- bindirmek
- imbark
- bindirmek
- ram
- bindirmek
- run into
- bindirmek
- superpose
- bindirmek
- add on
- bin
- get on
You get on the JR Chuo Line.
- JR Chuo Line'a binersin.
Let's get on the bus.
- Hadi otobüse binelim.
- bin
- rode
I rode in a hot air balloon.
- Sıcak hava balonuna bindim.
We rode a boat to the island.
- Biz adaya giden tekneye bindik.
- bin
- chiliad
- bin
- {f} ridden
This isn't the first time I've ridden a bicycle.
- Bu, ilk kez bir bisiklete binişim değil.
It's been a while since I've ridden a horse.
- Bir ata bindiğimden beri bir süre oldu.
- bin
- ride
You shouldn't ride a bicycle on the sidewalk.
- Kaldırımda bisiklete binmemelisin.
I like to ride a horse now and then.
- Ara sıra ata binmeyi severim.
- bin
- ride on
I like to ride on trains.
- Ben trenlere binmekten hoşlanırım.
He loves to ride on his high horse.
- O yüksek atına binmeyi seviyor.
- bin
- {f} board
What time do you start boarding?
- Saat kaçta binmeye başlarsınız?
When I boarded the train this morning, I ran into an old friend.
- Bu sabah trene bindiğimde eski bir arkadaşa denk geldim.
- bin
- got on
We got on the bus there.
- Biz otobüse orada bindik.
I got on the wrong bus.
- Ben yanlış otobüse bindim.
- bin
- {f} riding
About sixty men from the tribe quickly arrived riding horses.
- Kabileden yaklaşık altmış adam atlarına binerek çabucak vardılar.
Have you ever been horseback riding?
- Hiç at biniciliğine gittin mi?
- bin
- got in
Tom got into Mary's car.
- Tom Mary'nin arabasına bindi.
They got into the boat.
- Onlar tekneye bindiler.
- bindirmek
- crash into
- bindirmek
- {f} embark
- bin
- mil
A journey of a thousand miles starts with a single step.
- Bin millik yolculuk bir tek adımla başlar.
Birds can fly thousands of miles away and return to the same place every year.
- Kuşlar binlerce kilometre uzağa uçup, her yıl aynı yere dönebilirler.
- bin
- numbering 1000
- bindirmek
- to cause (one thing) to overlap (another)
- bindirmek
- (for the front of a vehicle) to hit, strike, collide with (something): Kamyon dolmuşa arkadan bindirdi. The truck hit the jitney from behind
- bindirmek
- clash
- bindirmek
- bump
- bindirmek
- to cause to mount; to help to get on; to add on; to overlap; to superpose; to run into, to bump into, to ram
- bindirmek
- pile up
- bindirmek
- (Hukuk) embark upon
- bindirmek
- to add (something unwanted) to: Vergi üstüne vergi bindirdiler. They imposed one tax after another
- bindirmek
- to superimpose (one thing) upon (another)
- bindirmek
- to increase the price of (something) by (a specified amount)
- bindirmek
- overlay
- bindirmek
- mount
- bindirmek
- to have, let, or help (someone) mount (a horse, camel, etc.); to have, let, or help (someone) get in (a car); to have, let, or help (someone) get on (a bicycle, motorcycle, etc.); to have, let, or help (someone) board (a ship, train, airplane); to have, let, or help (someone) get on (a mobile thing such as a seesaw, swing, etc.); to put (someone) on (a mobile thing such as a seesaw, swing, etc.); to load (an animal) onto or into (a truck, trailer, etc.)
- bindirmek
- ride
- celp ve sevk, genel hazırlık bindirme safhası, ön intikal ve birleştirme
- (Askeri) reception, staging, onward movement, and integration
- hava bindirme meydanı
- (Askeri) aerial port of embarkation
- karargah bindirme/yükleme subayı
- (Askeri) embarkation staff officer
- standart bindirme yönetim sistemi
- (Askeri) standard embarkation management system
- yolcu bindirme
- (Havacılık) passenger loading