He knows the area like the back of his hand.
- O, alanı elininin arkası gibi bilir.
Every teacher knows that Ann is a good athlete.
- Her öğretmen Ann'in iyi bir atlet olduğunu bilir.
A healthy man does not know the value of health.
- Sağlıklı olan adam sağlığın değerini bilmez.
Do you know how to play chess?
- Satranç oynamayı biliyor musun?
Everybody knew she could speak English well.
- Onun iyi İngilizce konuşabildiğini herkes biliyordu.
Everybody knew that she was being pushy.
- Onun saldırgan olduğunu herkes biliyordu.
Tom accused Mary of not knowing how to love or how to accept someone's love.
- Tom Mary'yi sevmeyi ya da birinin aşkını kabul etmeyi bilmemekle suçladı.
There is no knowing which team will win.
- Hangi takımın kazanacağını bilmek zor.
Ken is as tall as Bill.
- Ken Bill kadar uzun boylu.
I invited Ken, Bill and Yumi.
- Ken, Bill ve Yumi'yi davet ettim.
The firm is known for its high-quality products.
- Firma, yüksek kaliteli ürünleriyle bilinmektedir.
Mr Hashimoto is known to everyone.
- Bay Hashimoto herkes tarafından bilinir.
Who knows what will happen tomorrow?
- Yarın ne olacağını kim bilir?
Who knows where he has gone.
- Onun nereye gittiğini kim bilir.