Football is the most known sport in the world.
- Futbol, dünyada en çok bilinen spordur.
A known mistake is better than an unknown truth.
- Bilinen bir hata bilinmeyen bir gerçekten daha iyidir.
The known must be separated from the unknown.
- Bilinenler bilinmeyenlerden ayrılmalı.
I knew there was something familiar about him.
- Onun hakkında bilinen bir şey olduğunu biliyordum.
He is a common sort of man.
- O, bilinen bir insan tipi.
It's common knowledge that you don't like Tom.
- Tom'u sevmediğin herkesçe bilinen bir şey.
Do you know where your father went?
- Babanın nereye gittiğini biliyor musun?
A healthy man does not know the value of health.
- Sağlıklı olan adam sağlığın değerini bilmez.
Children are not admitted.
- Çocuklar herkesçe bilinen değil.
Everybody knew she could speak English well.
- Onun iyi İngilizce konuşabildiğini herkes biliyordu.
They knew they must fight together to defeat the common enemy.
- Ortak düşmanı yenmek için birlikte dövüşmek zorunda olduklarını biliyorlardı.
She got married without her parents knowing it.
- O, anne ve babasının bilgisi olmadan evlendi.
We love our mother almost without knowing it, without feeling it, as it is as natural as to live.
- Biz neredeyse bilmeden, hissetmeden annemiz severiz, çünkü o yaşamak kadar doğaldır.
Ken talks as if he knew everything.
- Ken her şeyi biliyormuş gibi konuşur.
Ken didn't know what to say next.
- Ken gelecek defa ne söyleyeceğini bilmiyordu.
Mr Hashimoto is known to everyone.
- Bay Hashimoto herkes tarafından bilinir.
The firm is known for its high-quality products.
- Firma, yüksek kaliteli ürünleriyle bilinmektedir.