I am going to the deli to get a grinder for lunch.
She can't even harm a fly.
- O bir sineğe bile zarar veremez.
She is never online, even during her vacation.
- O, tatili sırasında bile asla çevrimiçi değil.
Nobody can do that as well as me, not even Tom.
- Kimse bunu benim kadar iyi yapamaz, Tom bile
Nobody can do that as well as I can, not even Tom.
- Kimse bunu benim yapabildiğim kadar iyi yapamaz, Tom bile.
Even if you go far away, let's keep in touch with each other over the phone.
- Uzağa gitsen bile, telefon üzerinden birbirimizle temas kurmaya devam edelim.
You must do the work, even if you do not like it.
- Sevmeseniz bile, işi yapmanız gerekir.
What do you believe is true even though you cannot prove it?
- Kanıtlayamasan bile neyin doğru olduğuna inanırsın?
I shall return the books to him even though he doesn't need them.
- Onlara ihtiyacı olmasa bile kitapları ona iade edeceğim.
Did you even know that you could buy apples at that store?
- O dükkandan elma satın alabileceğini bile biliyor muydun?
Tom had never even heard of that band at that time.
- Tom o zaman o bandoyu hiç duymadı bile.
Have you ever sharpened this knife?
- Bu bıçağı hiç biledin mi?
Tom showed Mary how to sharpen a knife.
- Tom Mary'ye bir bıçağı nasıl bileyeceğini gösterdi.
Mary sharpened the knives.
- Mary bıçakları biledi.
Have you ever sharpened this knife?
- Bu bıçağı hiç biledin mi?
Even if you lose lakhs, stay honest.
- Yüz bin kaybetsen bile, dürüst kal.
The child does not even know how to add.
- Çocuk nasıl toplama yapılacağını bile bilmiyor.
Not even one taxi stopped.
- Bir taksi bile durmadı.
I've already bought my ticket.
- Ben zaten biletimi aldım.
Tom bought a camera just a couple of days ago, but he's already lost it.
- Tom sadece birkaç gün önce bir kamera aldı fakat çoktan kaybetti bile.
It can be very cold here even in May.
- Mayısta bile burada hava çok soğuk olabilir.
It's even very cold in May.
- Mayısta bile hava çok soğuk.
Berbat safra kesesi ameliyatından sonra, hasta hem mecazi olarak hem de kelimenin tam anlamıyla, safra ile doluydu.
- After the botched gallbladder surgery, the patient was filled with bile, both figuratively and literally.
Safra kesesi safra üretir.
- The gallbladder produces bile.