İnsan aptallığı üzerine bahse girme her zaman iyi bir bahistir.
- Betting on human stupidity is always a good bet.
Bahse giriyorum o Tom'un planıydı.
- I'm betting that was Tom's plan.
İnsan aptallığı üzerine bahse girme her zaman iyi bir bahistir.
- Betting on human stupidity is always a good bet.
Ben hiç bahis adamı olmadım.
- I've never been a betting man.
İnsan aptallığı üzerine bahse girme her zaman iyi bir bahistir.
- Betting on human stupidity is always a good bet.
Ben hayatımı bahis ediyorum.
- I'd bet my life on it.
O, onunla bahis tutuştu.
- He made a bet with her.
Her iddiasına varım ki bunun nasıl çalıştığını merak ediyorsun.
- I bet you're wondering how this works.
Tom bu iki tuz markası arasındaki farkı tadabileceğini iddia ediyor.
- Tom claims that he can taste the difference between these two brands of salt.
Bahse girmek için ne kadar istiyorsun?
- How much do you want to bet?
Bunun üzerine bahse girmek ister misin?
- Do you want to bet on that?
Bahis yapmak istiyor musunuz?
- Do you want to make a bet?
Atın üzerine beş poundluk bahse girdim.
- I bet five pounds on the horse.
Bahse girerim ki sen sapıkça bir şey düşünüyordun.
- I just bet you were thinking something perverse just now.
If I were a betting man, I'd wager my next pay check he couldn't do that again.
Dylan owes Fletcher $30 from an unsuccessful bet.
It isn't good to eat between meals.
- It is not good to eat between meals.
The Rhine flows between France and Germany.
- The Rhine runs between France and Germany.