betimleme

listen to the pronunciation of betimleme
Türkçe - İngilizce
description

The graphic description of the victim's murder was too much for his mother, who ran out of the court in tears. - Kurbanın katili tarafından yapılan çarpıcı betimleme, gözyaşları içinde mahkemeyi terk eden annesine çok ağır geldi.

delineating
representation
pen-portrait
(Denizbilim) identification
Description, portrayal; pen portrait, portrait, portraiture; figuration
description tasvir
portraiture; figuration
portrayal; pen portrait
portrait
{i} imagery
{i} picture
delineation
presentment
{i} portraiture
pen portrait
{i} figuration
{i} portrayal
depiction

The depiction violated a company's registered trademark. - Betimleme, bir şirketin tescilli ticari markasını ihlal etti.

betimlemek
describe
betimleme yapmak
depict
betimleme yeterliği
(Dilbilim) descriptive adequacy
betimlemek
delineate
betimlemek
depict
betimlemek
(Denizbilim) identify
betimlemek
depicture
betimlemek
render
betimlemek
characterize
betimlemek
portray
betimlemek
picture
betimlemek
paint
betimlemek
constate
betimlemek
represent
betimlemek
to describe, to depict, to represent, to portray tasvir etmek
betimlemek
to describe, depict (a person's or a thing's appearance)
Türkçe - Türkçe
Betimlemek işi, tasvir
Betimlemek işi, tasvir: "Nedir ki, o şiirlerde betimleme ya da öykü ögeleri ağır basar."- N. Cumalı
betimlemek
Bir nesnenin, ona özgü yönlerini tam ve açık biçimde söz veya yazı ile anlatmak, tasvir etmek: "Şair, bu kayığı bize şöyle betimleyecektir."- S. Birsel
betimlemek
Bir nesnenin, ona özgü yönlerini tam ve açık biçimde söz veya yazı ile anlatmak, tasvir etmek
betimleme