Tom hayaletlerin var olduğuna inanmıyor.
- Tom doesn't believe that ghosts exist.
Ben, hayaletlerin var olduklarına inanmıyorum.
- I don't believe that ghosts exist.
Kıt kanaat yaşamaktan usandım.
- I'm sick of this hand-to-mouth existence.
Eğer alkol olmasa, hiç birimiz yaşamayız.
- If it wasn't for alcohol, none of us would exist.
Cennet ve cehennem, insanın kalbinde bulunur.
- Heaven and hell exist in the hearts of man.
Bu tür köpek sadece Japonya'da bulunur.
- This kind of dog exists only in Japan.
Bu dünyada erkekler zengin olmak için değil, mutlu olmak için var olurlar.
- Men do not exist in this world to become rich, but to become happy.
Kıt kanaat yaşamaktan usandım.
- I'm sick of this hand-to-mouth existence.
İngilizce Q, W ve X harfleri bulunmaktadır.
- The letters q, w and x exist in English.
An experiment, I would learn much later, when studying the philosophy of science, had to arise from a real dissatisfaction with existing knowledge.
- Ein Experiment, so sollte ich es viel später im Studium der Wissenschaftsphilosophie lernen, musste einer wirklichen Unzufriedenheit mit bestehendem Wissen entspringen.
This organization cannot exist without you.
- Diese Organisation kann ohne Sie nicht bestehen.