They loved to spend all day playing together.
- Tüm gün beraber oynamaya bayılırlardı.
I heard the children singing together.
- Çocukların beraberce şarkı söylediklerini duydum.
Tom was the one who suggested that I go out with Mary.
- Tom Mary ile beraber çıkmamı öneren kişiydi.
We had a great evening yesterday with my brothers and my friends, and the barbecue was very good, too.
- Dün kardeşlerim ve arkadaşlarım beraber süper bir akşam geçirdik ve mangal da çok iyidi.
In the last minute, Marcello score an equalizing goal.
- Son dakikada Marcello bir beraberlik golü attı.
They worked jointly on this project.
- Onlar bu projede beraber çalıştılar.
Tom and I sat together at the concert.
- Tom ve ben konserde beraber oturduk.