beraat

listen to the pronunciation of beraat
Türkçe - İngilizce
exoneration
acquittal

The defence attorney did his best on behalf of Tom to secure his acquittal. - Savunma avukatı onun beraatini güvenceye almak için Tom adına elinden geleni yaptı.

exculpation
acquıtted
acquittals
acquittal#
beraat ettirmek
acquit
beraat ettirmek
Acquit, exonerate
beraat kararı
return an acquittal, decision of acquittal. - "The jury returned an acquittal after only seventeen minutes."
beraat etmek
beat the rap
beraat etmek
be acquitted
beraat etmek
to be acquitted
beraat ettirmek
to acquit, to exonerate
beraat ettirmek
to acquit
Türkçe - Türkçe
(Hukuk) Sanığın suçlu olmadığı anlaşılarak serbest bırakılması; aklanma, aklama
(Osmanlı Dönemi) Haşmet, metanet. İlim ve şecaatta, güzel vasıflarda emsâlinden üstünlük. Hüsn ve cemâlde tam olmak,emsâlinden üstün olmak
(Osmanlı Dönemi) haşmet, metânet; ilim ve şecaatta güzel vasıflarda emsalinden üstünlük; hüsn ve cemalde tam olmak, emsâlinden üstün olmak
Aklanma
beraat etmek
Aklanmak, temize çıkmak