Tom'un sıkıntılı bir geçmişi var.
- Tom has a troubled past.
Tom gerçekten sıkıntılıydı.
- Tom was genuinely troubled.
Sizi rahatsız ettiğim için çok üzgünüm.
- I'm very sorry to have troubled you.
Seni çok fazla rahatsız ettiğim için üzgünüm.
- I am sorry that I have troubled you so much.
Bulanık sularda balık tutmaya mı çalışıyorsun?
- Are you trying to fish in troubled waters?
Haberden çok rahatsız oldum.
- I felt very troubled by the news.
Sizi rahatsız ettiğim için üzgünüm.
- I am sorry to have troubled you.
Tom'un sıkıntılı bir geçmişi var.
- Tom has a troubled past.
Tom gerçekten sıkıntılıydı.
- Tom was genuinely troubled.
The democrat endeavored to accomplish his aim by himself.
- Der Demokrat bemühte sich, sein Ziel ganz allein zu erreichen.
She endeavored to do her duty.
- Sie bemühte sich, ihre Pflicht zu tun.