belirtisiz

listen to the pronunciation of belirtisiz
Türkçe - İngilizce
asymptomatic
indefinite, undefined, unqualified
not marked by a sign or symbol
unqualified, undefined
indefinite
unmarked
belirti
{i} symptom

What symptoms do you have? - Hangi belirtilerin var?

You should consult a doctor if the symptoms get worse. - Belirtiler daha da kötüleşiyorsa bir doktora danışmalısın.

belirti
sign

I am alive even though I am not giving any sign of life. - Herhangi bir yaşam belirtisi vermememe rağmen hayattayım.

I studied his face for signs of weariness. - Yorgunluk belirtileri için yüzünü inceledi.

belirtisiz nesne
unqualified noun
belirtisiz nesne gram
unqualified noun
belirtisiz tamlama
indeterminate construction
belirtisiz tamlama gram
a pair of nouns of which the first bears an adjectival relation to the second
belirti
{i} glimpse

Some dreams are a glimpse of the future. - Bazı rüyalar geleceğin bir belirtisidir.

belirti
trace
belirti
{i} streak
belirti
symptomatic
belirti
portent
belirti
index
belirti
cue
belirti
hint
belirti
(Kimya) precursor
belirti
manifestation
belirti
syndrome
belirti
indication

Ignorance is not an indication of stupidity. - Cehalet bir aptallık belirtisi değildir.

belirti
mark

The Japanese do not always make a bow as a mark of respect. - Japonlar saygı belirtisi olarak her zaman eğilmezler.

belirti
{i} impression
belirti
foretoken
belirti
evidence
belirti
spark
belirti
sign; symbol
belirti
prognostication
belirti
strain
belirti
note

There is one point which is not noted on the contract. - Sözleşmede belirtilmeyen bir nokta var.

belirti
sign, indication; symptom
belirti
tinge
belirti
prognostic
belirti
stamp
belirti
token

Here is a present for you in token of our appreciation. - Takdirimizin bir belirtisi olarak işte senin için bir hediye.

belirti
spark of
belirti
clinic
belirti
diagnostic
Türkçe - Türkçe
Belirtisi olmayan
Belirtilmemiş olan
belirtisiz nesne
Yalın durumdaki nesne
belirtisiz tamlama
Tamlayanı yalın durumda olan, tamlananı genellikle üçüncü kişi iyelik eki alan ve çoğu kez tür kavramı veren isim tamlaması: Ankara kedisi. Tuz Gölü gibi
Belirti
eser
Belirti
karine
Belirti
tezahür
Belirti
semtom
Belirti
nişane
Belirti
emare
belirti
Vücuttaki hastalığın göstergesi olan durum veya görüntü, sendrom
belirti
Bir olayın veya durumun anlaşılmasına yardım eden şey, alamet, nişan, nişane: "Kendinde yaşlılığın en küçük belirtisi yok."- H. Taner
belirti
Bir olayın veya durumun anlaşılmasına yardım eden şey, alâmet, nişan, nişane
belirti
Vücuttaki hastalığın göstergesi olan durum veya görüntü
belirtisiz