The lawyer determined his course of action.
- Avukat eylemin rotasını belirledi.
Our lives are determined by our environment.
- Yaşamlarımız çevremiz tarafından belirlenir.
A silhouette of a girl appeared on the curtain.
- Perdede bir kızın silueti belirdi.
A form appeared in the darkness.
- Karanlıkta bir şekil belirdi.
First settlers were highly educated and set Puritanism as first American principle.
- İlk yerleşimciler hayli eğitimliydiler ve Püritenizm'i ilk Amerikan ilkesi olarak belirlediler.
They set the time and place of the wedding.
- Onlar düğünün zamanını ve yerini belirlediler.
Can you identify the problem areas?
- Sorunlu alanları belirleyebilir misiniz?
A spectrometer uses light to identify the chemical composition of matter.
- Bir spektrometre, maddenin kimyasal bileşimini belirlemek için ışık kullanır.
What was the determining factor in this case?
- Bu durumda belirleyici faktör neydi?
I'd like to determine the value of this painting.
- Bu tablonun değerini belirlemek isterim.
The lawyer determined his course of action.
- Avukat eylemin rotasını belirledi.