Stop drinking. You're the designated driver.
- İçmeyi bırak. Belirlenmiş sürücü sensin.
Tickets are $30 per person and $13 for designated drivers.
- Biletler kişi başı 30 dolar ve belirlenmiş sürücüler için 13 dolardır.
You are ten minutes behind the appointed time.
- Belirlenmiş sürenin on dakika gerisindesin.
In the same way as Hegel, Panovsky's notion of the dialectic makes history follow a predetermined course.
- Hegel'le aynı şekilde, Panovsky'nin diyalektik kavramı tarihe önceden belirlenmiş bir rotayı izlettirir.
Our lives are determined by our environment.
- Yaşamlarımız çevremiz tarafından belirlenir.
The lawyer determined his course of action.
- Avukat eylemin rotasını belirledi.
I set some goals for myself.
- Ben kendim için bazı hedefler belirledim.
First settlers were highly educated and set Puritanism as first American principle.
- İlk yerleşimciler hayli eğitimliydiler ve Püritenizm'i ilk Amerikan ilkesi olarak belirlediler.
A spectrometer uses light to identify the chemical composition of matter.
- Bir spektrometre, maddenin kimyasal bileşimini belirlemek için ışık kullanır.
Planets are easy to identify because they don't twinkle like stars do.
- Gezegenleri belirlemek kolay, çünkü yıldızlar gibi parıldamazlar.
What was the determining factor in this case?
- Bu durumda belirleyici faktör neydi?
One's lifestyle is largely determined by money.
- Kişinin yaşam tarzı, büyük ölçüde para ile belirlenir.
They determined the date for the trip.
- Seyahat için tarihi belirlediler.