belirlenmemiş

listen to the pronunciation of belirlenmemiş
Türkçe - İngilizce
unfixed
undetermined
belirle
{f} determined

They determined the date for the trip. - Seyahat için tarihi belirlediler.

The lawyer determined his course of action. - Avukat eylemin rotasını belirledi.

belirle
(Bilgisayar) specs
belirle
(Bilgisayar) set

I set some goals for myself. - Ben kendim için bazı hedefler belirledim.

First settlers were highly educated and set Puritanism as first American principle. - İlk yerleşimciler hayli eğitimliydiler ve Püritenizm'i ilk Amerikan ilkesi olarak belirlediler.

belirle
(Bilgisayar) identify

Can you identify the problem areas? - Sorunlu alanları belirleyebilir misiniz?

A spectrometer uses light to identify the chemical composition of matter. - Bir spektrometre, maddenin kimyasal bileşimini belirlemek için ışık kullanır.

belirle
{f} determining

What was the determining factor in this case? - Bu durumda belirleyici faktör neydi?

belirle
stake out
belirle
determine

They determined the date for the trip. - Seyahat için tarihi belirlediler.

One's lifestyle is largely determined by money. - Kişinin yaşam tarzı, büyük ölçüde para ile belirlenir.

belirle
appointing
kimliği henüz belirlenmemiş kimse
John Doe and Richard Roe
belirlenmemiş