belirlemek teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- designate
- specify
- determine
I'd like to determine the value of this painting.
- Bu tablonun değerini belirlemek isterim.
To determine its origin, we must go back to the middle ages.
- Onun kökenini belirlemek için orta çağlara geri gitmeliyiz.
- state
It is difficult to determine the state and safety of the radiation leakage.
- Radyasyon sızıntısının durumunu ve güvenliğini belirlemek zordur.
- decide
- assign
- define
- indicate
- detect
- establish
Why is it so difficult to establish that the nervous cell is the basic unit for the nervous tissue?
- Sinir hücresinin sinir dokusu için temel birim olduğunu belirlemek neden bu kadar zor?
- (Denizbilim) spot
- identification
- fix
- stake out
- (Havacılık) quality
- dictate
- qualify
- ascertain
- identify
A spectrometer uses light to identify the chemical composition of matter.
- Bir spektrometre, maddenin kimyasal bileşimini belirlemek için ışık kullanır.
Planets are easy to identify because they don't twinkle like stars do.
- Gezegenleri belirlemek kolay, çünkü yıldızlar gibi parıldamazlar.
- slate
- set down
- to determine, to designate, to set, to fix, to assign
- condition
- set
If you want to set the rules, you'll have to follow them by yourself.
- Kuralları belirlemek istiyorsan, onlara kendin uymak zorunda kalacaksın.
A fact-finding committee was set up to determine the cause of the incident.
- Olayın nedenini belirlemek için bir gerçeği bulma komitesi kuruldu.
- assess
- settle
- single out
- adjust
- peg
It is difficult to peg the direction of interest deregulation.
- Faizi yeniden ayarlama yönünü belirlemek zordur.
- appoint
- to designate, determine
- limit
- pinpoint
- lay down
- predicate
- belirlemek saptamak
- determine
- belirleme
- determination
- belirleme
- determining
- limitlerini belirlemek
- delimit
- belirle
- {f} determined
The lawyer determined his course of action.
- Avukat eylemin rotasını belirledi.
The price of the carpet is determined by three factors.
- Halı fiyatı üç etken tarafından belirlenir.
- aday belirlemek
- nominate
- belirle
- (Bilgisayar) specs
- belirle
- (Bilgisayar) set
You should respect the rules your parents set for you.
- Ebeveynlerinin senin için belirlediği kurallara uymalısın.
They set the time and place of the wedding.
- Onlar düğünün zamanını ve yerini belirlediler.
- belirle
- (Bilgisayar) identify
A spectrometer uses light to identify the chemical composition of matter.
- Bir spektrometre, maddenin kimyasal bileşimini belirlemek için ışık kullanır.
Can you identify which coat is yours?
- Hangi ceketin seninki olduğunu belirleyebilir misin?
- belirleme
- identification
- belirleme
- (Havacılık) acquistion
- belirleme
- (Ticaret) profiling
- belirleme
- detection
- belirleme
- (İnşaat) characterization
- belirleme
- (Ticaret) assessment
- belirleme
- acquisition
- ilkeleri belirlemek
- (Politika, Siyaset) set out principles
- tarih belirlemek
- (Kanun) date
- tutum belirlemek
- (Politika, Siyaset) take a stand
- belirle
- {f} determining
What was the determining factor in this case?
- Bu durumda belirleyici faktör neydi?
- belirle
- stake out
- belirle
- determine
I'd like to determine the value of this painting.
- Bu tablonun değerini belirlemek isterim.
Our lives are determined by our environment.
- Yaşamlarımız çevremiz tarafından belirlenir.
- belirleme
- designators
- amaçları belirlemek
- (Hukuk) set out objectives
- ayarını belirlemek
- assay
- belirle
- appointing
- belirleme
- definition
- belirleme
- determination, designation
- belirleme
- assignment
- belirleme
- designation, determination
- belirleme
- assignation
- belirleme
- specification
- cinsiyetini belirlemek
- sex
- fiyat belirlemek
- rate
- fiyatını belirlemek
- quote a price
- fiyatını belirlemek
- price
- fiyatını belirlemek
- set the price
- hatlarını belirlemek
- contour
- kaderini belirlemek
- seal one's fate
- kaderini belirlemek
- predestinate
- kaderini belirlemek
- predestine
- kazıklarla belirlemek
- stake out
- kazıklarla belirlemek
- stake
- kazıklarla belirlemek
- stake off
- kazıklarla yerini belirlemek
- peg out
- kura ile belirlemek
- allot
- limitlerini belirlemek
- limit
- limitlerini belirlemek
- delimitate
- mahkeme masrafını belirlemek
- tax
- mesafe belirlemek
- take the range
- sonucu belirlemek
- turn the scale
- soyunu belirlemek
- genealogize
- sınırını belirlemek
- stake off
- sınırını belirlemek
- stake out
- temposunu belirlemek
- time
- yeni değerini belirlemek
- revaluate
- yeniden değer belirlemek
- revalorize
- yerini belirlemek
- position
- yerini belirlemek
- situate
- yerini belirlemek
- plot
- yerini belirlemek
- place
- yerini belirlemek
- localize
- yerini belirlemek
- pinpoint
- yerini belirlemek
- to localize, to position
- yönünü belirlemek
- get one's bearings
- zamanını belirlemek
- date
- önceden belirlemek
- predetermine
- önceden belirlemek
- to predetermine
- şartları belirlemek
- stipulate