bekâr

listen to the pronunciation of bekâr
Türkçe - İngilizce
bachelor

The reason both brothers gave for remaining bachelors was that they couldn't support both airplanes and a wife. - Her iki erkek kardeşin bekar kalmak için ileri sürdüğü neden onların hem uçaklara hem de bir eşe bakamayacaklarıydı.

Both brothers said that they couldn't support both a wife and an airplane, so they spent their lives as bachelors. - Her iki erkek kardeş hem bir eşe hem de bir uçağa bakamayacaklarını söyledi, bu yüzden hayatlarını bekar olarak geçirdiler.

single

Tom remained single all his life. - Tom tüm yaşamı boyunca bekar kaldı.

I doubt if Tom is single. - Tom'un bekar olup olmadığından şüpheliyim.

{i} single

I doubt if Tom is single. - Tom'un bekar olup olmadığından şüpheliyim.

Some young Japanese people prefer being single to being married. - Bazı genç Japon halkı, bekar olmayı evli olmaya tercih ederler.

spouseless
wifeless
(deyim) fancy free
eligible
maiden
single man

Layla hoped to work for a wealthy single man. - Leyla zengin bir bekar adam için çalışmayı umuyordu.

mus. the natural sign, natural
sole
unattached
unwed
unwedded
unmarried

Tom's older daughter is still unmarried. - Tom'un büyük kızı hâlâ bekardır.

Tom remained unmarried all his life. - Tom tüm yaşamı boyunca bekar kaldı.

grass widower
single, unmarried; bachelor, single man; single girl, unmarried woman
single, unmarried
celibate

Being celibate means that you may only do it with other celibates. - Bekar olmak onu sadece diğer bekarlarla yapabileceğin anlamına gelir.

single girl
unmarried

So far as I know, she is still unmarried. - Bildiğim kadarıyla, o hâlâ bekâr.

Tom remained unmarried all his life. - Tom tüm yaşamı boyunca bekar kaldı.

celibate

Being celibate means that you may only do it with other celibates. - Bekar olmak onu sadece diğer bekarlarla yapabileceğin anlamına gelir.

{i} Bach

He remained a bachelor all his life. - Hayatı boyunca bekar kaldı.

Both brothers said that they couldn't support both a wife and an airplane, so they spent their lives as bachelors. - Her iki erkek kardeş hem bir eşe hem de bir uçağa bakamayacaklarını söyledi, bu yüzden hayatlarını bekar olarak geçirdiler.

maiden
bekar anne
single mother
bekar anneler
single mothers
bekar kadınlar
single women
bekar kız
single girl
bekar mısın?
are you single?
bekar mısınız?
are you single?
bekar odası
bed-sitter
bekar mı
is she single?
bekar mısın evli mi?
are you single or married?
bekar mısın sen?
are you single
bekar bayan
bachelorette
bekar erkekler
bachelors
bekar kalma korkusu
(Pisikoloji, Ruhbilim) anuptaphobia
bekar mısın evli misin?
are you single or married?
bekar mısınız evli misiniz?
are you single or married?
bekar odaları
rooms for singles
bekar yaşamak
live a single life
bekâr erkek
bachelor
bekâr erkek
Bach
bekâr hayatı yaşamak
bach it
bekâr kimse
celibate
bekâr kız
bachelor girl
bekâr odası
bed-sitter, bed-sitting room
bekâr odası
cheap room rented to a man or a group of men
bekâr odası
bed sittingroom
bekâr odası
bed sitter
bekâr odasında kalmak
bed sit
bekâr ve tek başına yaşayan kız
bach girl
bekâr yaşamak
to live a single life, to be unmarried
genç ve bekar kız
damsel
(bekar) özgür
(deyim) footloose and fancy free
müzmin bekâr
confirmed bachelor
Türkçe - Türkçe
(Osmanlı Dönemi) Hiç evlenmemiş, zevcesi olmayan adam
(Osmanlı Dönemi) Taşralı olup, büyük bir şehirde bir işle meşgul olarak, ailesiz yaşayan adam. Bak: Tecerrüd, Mücahede
Diyezli veye bomollü bir sesin eski durumuna getirilmesini gösteren nota işareti
çoban
Diyezli veya bemollü bir sesin eski durumuna getirilmesini gösteren nota işareti
cerit
suvoy
bekar odası
Bekârların, taşradan gelen işçilerin kaldığı oda