being in the state, or the position, of one who, or that which, sits

listen to the pronunciation of being in the state, or the position, of one who, or that which, sits
İngilizce - Türkçe

being in the state, or the position, of one who, or that which, sits teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

sitting
oturuş

O, bir oturuşta on kutu mısır gevreğini bitirebilir. - He can finish ten boxes of corn flakes in one sitting.

sitting
{i} kuluçka süresi
sitting
sitting room salon
sitting
oturarak

Karanlıkta burada yalnız oturarak ne yapıyorsunuz? - What're you doing sitting here alone in the dark?

Burada karanlıkta tamamen tek başınıza oturarak ne yapıyorsunuz? - What are you doing sitting here in the dark all by yourself?

sitting
oturma odası

Tom oturma odasında oturmuş, çamaşırları katlıyordu. - Tom was sitting in the living room folding laundry.

Akşam yemeği bittiğinde, oturma odasına geçti. - When dinner was over, we adjourned to the sitting room.

sitting
{i} kuluçkalık
sitting
poz verme
sitting
celse
sitting
oturan

Tom kamp ateşinin etrafında oturan çocuklarla birlikte şarkı söylüyordu. - Tom was singing with the children sitting around the campfire.

Bir bankta oturan yaşlı bir adam var. - There is an old man sitting on a bench.

sitting
bir yerde yerleşmiş bulunan
sitting
oturmakta olan
sitting
(isim) oturma, oturum, poz verme, kuluçkalık, kuluçka süresi
sitting
{i} oturma, oturuş
sitting
oturum/oturma/oturuş
sitting
kuluçka müddeti
sitting
oturmaya mahsus
sitting
{i} oturum, celse
İngilizce - İngilizce
sitting
being in the state, or the position, of one who, or that which, sits