O, bize başlamak için sinyal verdi.
- He gave us the signal to begin.
Birlikte başlamak için buraya gelmemeliydin.
- You shouldn't have come here to begin with.
Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar.
- After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop.
Yağmur başlamadan önce geri dönelim.
- Let's go back before it begins to rain.
Başlangıç işin en önemli kısmıdır.
- The beginning is the most important part of the work.
O, başlangıçta zor olacak, fakat her şey başlangıçta zordur.
- At the beginning it'll be tough, but everything's tough at the beginning.
Eğitim oturumunun 16:00'da başlaması planlandı.
- The training session is scheduled to begin at 4 p.m.
Yağmur başlamadan önce geri dönelim.
- Let's go back before it begins to rain.
I'm beginning to understand.
- I am beginning to understand.
In the beginning God created the heaven and the earth.
- In the beginning God created the heavens and the earth.
... So let's now begin our story. ...
... And right now, history as we know it is about to mysteriously begin. ...