before this time, at a time mentioned

listen to the pronunciation of before this time, at a time mentioned
İngilizce - Türkçe

before this time, at a time mentioned teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

already
zaten

Sen gelmeden önce ben zaten çıkmıştım. - By the time you came back, I'd already left.

Zaten Çince yazabiliyorum. - I can already write in Chinese.

already
halihazırda

Halihazırda daha iyi hissediyorum. - I already feel much better.

already
çoktan

Tuhaf değil mi? Biz çoktan varmış olmalıydık. - Odd, isn't it? We should have already arrived.

Tren çoktan hareket etti. - The train has already left.

already
önceden

Önceden kitabı okudun? - You've already read the book?

Önceden akşam yemeğini yedin mi? - Have you eaten your dinner already?

already
şimdiden, halen (Türkçede genellikle çevirisiz kalır.): You're too late; he's already gone. Geç kaldın; gitti
already
hanidir
already
işte

Zaten işte olman gerekmiyor mu? - Shouldn't you be at work already?

Annesi işten eve zaten dönmüştü ve hazırlanmış akşam yemeğini yedi. - His mother was already home from work and had supper prepared.

already
daha önce

Tom o sınıfa daha önce kaydoldu. - Tom has already signed up for that class.

Daha önce öğle yemeği yedim. - I have already eaten lunch.

already
evvelce
already
bile

Sanırım önceden bir bilet aldın. - I suppose you've already bought a ticket.

Önceden biletinizi aldınız mı? - Have you already bought your ticket?

already
daha önce/zaten/şimdiden
already
şimdiden

Fakat Pepperberg papağan ile çalışmanın daha şimdiden hayvanlara bakmanın şeklini değiştirdiğini söylüyor. - But Pepperberg says working with the parrot has already changed the way of looking at animals.

Oğlum şimdiden yüze kadar sayabiliyor. - My son can already count to one hundred.

already
Beklenenden daha
already
halen

Dil sınıfı için kompozisyonunu halen bitirmedin mi? - Have you already finished your composition for language class?

Kaç yaşındasın? Ben halen 17 yaşındayım. - How old are you? I'm already 17 years old.

İngilizce - İngilizce
{a} already
before this time, at a time mentioned