before; sometimes written 'fore as if a contraction of afore or before

listen to the pronunciation of before; sometimes written 'fore as if a contraction of afore or before
İngilizce - Türkçe

before; sometimes written 'fore as if a contraction of afore or before teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

fore
baş tarafta önde
fore
(Kanun) önde olan
fore
başta
fore
ön

Sabah hava durumu daha sonra gün içinde gök gürültülü sağanak yağışı öngördü. - The morning forecast predicted thunder showers later in the day.

Kimse ne olacağını öngöremez. - Nobody can foresee what'll happen.

fore
önek on; önceden; önceki
fore
{i} pruva
fore
{s} önde

Subrahmanyan Chandrasekhar yirminci yüzyılın önde gelen astrofizikçilerinden biriydi. - Subrahmanyan Chandrasekhar was one of the foremost astrophysicists of the twentieth century.

Mary ülkenin Suriye'deki çatışma konusundaki en önde gelen uzmanıdır. - Mary is the country's foremost expert on the conflict in Syria.

fore
ön taraftaki
fore
öne geçmek
fore
dikkat

Eğer ormana giderseniz, çocukları yiyen canavarlara dikkat edin! - If you go into the forest, watch out for the ogres who eat children!

Orman yangını dikkatsizlik yüzünden oldu. - The forest fire occurred through carelessness.

fore
daha evvelki
fore
ön kısımda/ön kısıma
fore
önde olan şey
fore
come to the fore başa geçmek
fore
{i} baş taraf
fore
ilk

Şimdiye kadar ilk kez arabamı ormanda park ettim. - This is the first time I've ever parked my car in the forest.

Beni ilkel bir ormanda yalnız bırakarak kampa geri döndün. - You went back to the camp leaving me alone in the primeval forest.

fore
(İnşaat) baş, ön, öncü
fore
the fore part ön taraf
İngilizce - İngilizce
fore