bedava

listen to the pronunciation of bedava
Türkçe - İngilizce
free

If it's free, get as much as you can. - Eğer bedavaysa, alabildiğiniz kadar alın.

Learn a language for free. - Bedavaya bir dil öğrenin.

free of charge

They're only $50 with two cans of shoe polish free of charge. - Yanında iki kutu bedava ayakkabı cilası ile birlikte onlar sadece 50 dolar.

gratuitous
complimentary
dirt-cheap
gratis
rent-free
very cheap
gratuity
cheap as dirt
free, gratis, gratuitous, buckshee; dirt cheap, very cheap; gratis, free, for free, for nothing
no charge
dirt cheap
for nothing

I got the roller skates for nothing. - Tekerlekli patenleri bedavaya aldım.

Tom got these tickets for nothing. - Tom bu biletleri bedava aldı.

dirt
free of cost
for free

I'm giving it to you for free. - Sana bunu bedava veriyorum.

I'll give it to you for free. - Sana bunu bedava vereceğim.

free of

They're only $50 with two cans of shoe polish free of charge. - Yanında iki kutu bedava ayakkabı cilası ile birlikte onlar sadece 50 dolar.

costless
free of rent
buckshee
bedava bilet dağıtmak
paper
bedava giriş bileti
paper
bedava hotmail
(Bilgisayar) free hotmail
bedava içki
(Turizm) complimentary drink
bedava numune
free sample
bedava yazılım
freeware
bedava rezervasyon
booking free
Bedava sirke baldan tatlıdır
Free vinegar is sweeter than honey
bedava binici sorunu
(Ticaret) free rider problem
bedava gezi
junket
bedava geziye çıkmak
junket
bedava gibi
giveaway
bedava oturmak
have free quarters
bedava sirke baldan tatlıdır
(Atasözü) Vinegar that costs nothing is sweeter than honey
bedava yemek kuyruğu
breadline
bedava yemek kuyruğu
bread line
bedava çorba kartı
soup ticket
nerdeyse bedava
as cheap as dirt
Türkçe - Türkçe
(Osmanlı Dönemi) f. Parasız, meccanen, karşılıksız
(Osmanlı Dönemi) Mc: Çok ucuz. Meselâ: Bunu bu fiata bedava almışsın, cümlesinde olduğu gibi
Herhangi bir bedel ödemeden: "Bedava yaşıyoruz bedava / Hava bedava, bulut bedava / Dere tepe bedava."- O. V. Kanık. Çok ucuz
Herhangi bir bedel ödemeden
Çok ucuz
Karşılıksız, parasız, emeksiz, caba
Karşılıksız, parasız, emeksiz, caba: "Muharebe içinde herkese bedava şeker, pirinç, bulgur dağıtmış."- Ö. Seyfettin
abana
bedava