Onun çok sevimli olan bir kızı var.
- He has a daughter who is very pretty.
Birçok kızlar sevimli olduklarını düşünürler.
- Most girls think that they are pretty.
Senden oldukça memnunum.
- I am pretty pleased with you.
O araba satıcısı oldukça acayip bir adam.
- That car salesman was a pretty off the wall kind of guy.
Şiddeti güzelleştirmeyin!
- Do not prettify the violence!
Tom epeyce zengin, değil mi?
- Tom is pretty rich, isn't he?
Dave'in yeni arabası için epeyce para ödediğine bahse girerim.
- I bet Dave paid a pretty penny for his new car.