Ne acıklı bir hikaye!
- What a touching story!
Dün gece sinemada acıklı bir film izledik.
- Last night, we saw a touching film at the movies.
Sahne oldukça dokunaklıydı.
- The scene was quite touching.
Bu çok dokunaklı bir hikaye.
- It's a very touching story.
Otomatik kapıların kesin bir avantajı, insanlar kapı kollarına dokunarak bulaşıcı hastalıklarını yayamayacaklarıdır.
- A definite advantage of automatic doors is that people can't spread their contagious diseases by touching door handles.
Görme engelli insanlar Braille denilen kabartılmış noktalardan oluşan bir sistem kullanarak, dokunarak okurlar.
- Blind people read by touching, using a system of raised dots called Braille.
Dairemin onarılmaya ihtiyacı var.
- My apartment needs touching up.
Yemeğime dokunan insanları sevmiyorum.
- I don't like people touching my food.
Bana dokunan insanlardan hoşlanmam.
- I don't like people touching me.
Elbiseniz ıslak boyaya dokunuyor.
- Your dress is touching the wet paint.
Cümleler kelimelere içerik getirir. Cümlelerin kişilikleri vardır. Onlar komik, akıllı, aptal, anlayışlı, dokunaklı, incitici olabilirler.
- Sentences bring context to the words. Sentences have personalities. They can be funny, smart, silly, insightful, touching, hurtful.
Onun sana dokunmasını sevmiyorum.
- I don't like her touching you.
Eşyama dokunmanı istemiyorum.
- I don't want you touching my stuff.
a touching story.
... ways that data is actually touching your lives every day, ...
... getting the ball in the net without anyone touching it. ...