Dikkatli ve çalışkan olmak gereklidir, fakat bu kursu geçmek için yeterli değildir.
- Being careful and diligent is necessary, but not sufficient for passing this course.
Açıklamam yeterli değildi.
- My explanation was not sufficient.
Açıklamam yeterli değildi.
- My explanation was not sufficient.
Ancak Japonya hâlâ diğer ülkeler tarafından yeterince anlaşılamamıştır, ve Japonlar, aynı şekilde, yabancıları anlamayı zor bulmuştur.
- Yet Japan is still not sufficiently understood by other countries, and the Japanese, likewise, find foreigners difficult to understand.
Sufficient of us are against this idea that we should stop now.
... And we have sufficient scale and sophistication ...
... sufficient precursor ...