Mayınlar olduğu için nevigasyon zordu.
- Navigation was difficult because there were mines.
Bir mayının üzerinden sürdü ve onun cipi patladı.
- He drove over a land mine and his jeep blew up.
Senin fikrinle benimki arasında temel bir fark vardır.
- There is a fundamental difference between your opinion and mine.
Senin fikirlerin benimkinden farklı.
- Your ideas are different from mine.
Yanımda her zaman bir şişe maden suyu taşırım.
- I always carry a bottle of mineral water with me.
Bir kömür madeninde yıllarca çalışmaktan hastanın akciğer dokusu hasar gördü.
- The patient's lung tissue was damaged from years of working in a coal mine.
Senin planın benimkinden daha iyi görünüyor.
- Your plan seems better than mine.
Senin fikirlerin benimkinden farklı.
- Your ideas are different from mine.
Bu ülke maden kaynakları açısından zengindir.
- This country is rich in mineral resources.
Meyve ve sebzeler vitamin, mineral ve lif için iyi bir kaynaktır.
- Fruit and vegetables are a good source of vitamins, minerals and fibre.
Çin'de her gün yaklaşık on milyon ton kömür çıkartılır.
- About ten million tons of coal are mined every day in China.
Avustralya'da her gün bir milyon tonun üzerinde kömür çıkarılıyor.
- More than one million tons of coal are mined each day in Australia.
Madencilik ile ilgili olan Minecraft adlı bir oyun var.
- There’s a game called Minecraft that is about mining.
Crater of Diamonds State Park is the only place in the world where visitors can mine their own diamonds.
We had to slow our advance after the enemy mined the road ahead of us.
... It's not something that's an ambition of mine. ...
... ELON MUSK: Well, so I had a lot of friends of mine ...