Tom geç kalmak istemiyor.
- Tom doesn't want to be late.
Geç kalmak istemiyoruz.
- We don't want to be late.
Gecikmek istemiyorum.
- I don't want to be late.
Gecikmek istemiyoruz.
- We don't want to be late.
Üzgünüm, muhtemelen yaklaşık 20 dakika gecikmiş olacağım.
- Sorry, I'm probably going to be about 20 minutes late.
Alışılageldiği üzere gecikmişti.
- He was late as usual.
Geç kaldığım için üzgünüm.
- I'm sorry to be late.
O, partiye geç geldi.
- He appeared at the party late.
Tom geç kalan tek kişi değildi.
- Tom wasn't the only one who was late.
Geç kalanlar için bir ceza düşünülüyor mu?
- Is a punishment for latecomers being considered?
Kelly'nin son kitabı geçen hafta çıktı.
- Kelly's latest book appeared last week.
Tom geçen gece geç saatlere kadar çalıştı.
- Tom worked late last night.
Acele et, yoksa son treni kaçıracaksın.
- Hurry up, or you will be late for the last train.
Hata baştan sağda mı yoksa sonradan mı meydana geldi? - Ne zaman?
- Did the error occur right from the start or later on? - When?
Geç olmuştu, bu yüzden eve gittim.
- It was late, so I went home.
Derhal başlayalım; zaten geç oldu.
- Let's start at once; it's already late.
Her zamanki gibi, Mike, bu öğleden sonra toplantı için geç kalmıştı.
- As usual, Mike was late for the meeting this afternoon.
O, her zamanki gibi geç geldi.
- She came late as usual.
Tom'un son zamanlardaki davranış tarzı hakkında ne düşünüyorsun?
- What do you think of the way Tom has been behaving lately?
Tom geç kalmak istemiyor.
- Tom doesn't want to be late.
Geç kalmaktan korktum.
- I was afraid I'd be late.
Tom geç kalmak istemiyor.
- Tom doesn't want to be late.
Tom amacının geç kalmak olmadığını söyledi.
- Tom said that he didn't mean to be late.
Herkes er ya da geç ölür.
- Everyone dies sooner or later.
Tom daha sonra ölü ilan edildi.
- Tom was later pronounced dead.
Maria'nın rahmetli kocası bir kemancıydı.
- Maria's late husband was a violinist.
Senin sesin bana rahmetli büyük annemi hatırlatıyor.
- Your voice reminds me of my late grandmother.
Gecikmek istemiyoruz.
- We don't want to be late.
Gecikmek istemiyorum.
- I don't want to be late.
Gecikme ücreti ne kadar?
- How much is the late fee?
Gecikmek istemiyoruz.
- We don't want to be late.
Birkaç gün sonra, Tom yeni bir iş buldu.
- A few days later, Tom found a new job.
Er ya da geç, şu an sahip olduğumuz TV çok eski bir model olduğu için yeni bir televizyon almak zorunda kalacağız.
- Sooner or later, we'll have to buy a new TV since the TV we have now is a very old model.
Tom otuzlu yaşların sonlarında.
- Tom is in his late thirties.
Araştırma enstitüsü, 1960'ların sonlarında kurulmuştur.
- The research institute was established in the late 1960s.
Onun bu son kararının mantığını anlamada sıkıntı çekiyorum. O eskisi kadar zeki değil.
- I have a hard time seeing the logic of this latest decision of his. He just isn't as sharp as he used to be.
Bu eski çocuk oyuncu daha sonra bir uyuşturucu bağımlısı oldu.
- This former child actor later became a drug addict.
Erken kalk, yoksa okula geç kalacaksın.
- Get up early, else you'll be late for school.
Geç kalmamak için erken ayrıldım.
- I left early so as not to be late.
Lancaster bore him -- such a little town, / Such a great man. It doesn't see him often / Of late years, though he keeps the old homestead / And sends the children down there with their mother.
At about 11 pm one night in Corporation Street my watch were on van patrol and Yellow Watch were on lates as usual.
... ELON MUSK: No, sorry to be a bit late. ...
... because there's late adopters. ...