Birkaç etkili arkadaşım var.
- I have a number of influential friends.
Rousseau çılgın ama etkiliydi; Hume aklı başında ama hiç bir takipçisi yoktu.
- Rousseau was mad but influential; Hume was sane but had no followers.
Tom'un nüfuzlu yerlerde arkadaşları vardır.
- Tom has friends in influential places.
O, ilaç dünyasında çok nüfuzlu.
- He is very influential in the world of medicine.
... something even more influential. ...