Eşim de seni görmekten memnun olacak.
- My wife will be glad to see you, too.
Seninle tanıştığıma memnun oldum.
- I am glad to meet you.
Lise sırasında hoşnutlukla yurt dışına gitmek isterdim ama ebeveynlerim gitmemi istemezdi.
- I would have gladly gone abroad during high school, but my parents didn't want me to.
Ben senin hoşnut olmandan memnunum.
- I'm glad you're pleased.
O, onu duymaktan mutlu olurdu.
- He would be glad to hear that.
Tom bir yıldan daha fazla Boston'da yaşamak zorunda olmadığı için mutluydu.
- Tom was glad he didn't have to live in Boston for more than a year.
O bize yardım etmek için sadece çok sevinçliydi.
- She was only too glad to help us.
God that glads the lover's heart,.
... that we have here in the White House, but I'm glad to be here. The single most important ...
... you've asked, and I'm glad you asked it. ...