Domuz doğranmış ve kızartılmış.
- The pork is diced and fried.
Ben kızartılmış muzu seviyorum.
- I love fried bananas.
Tom bir ekstra-baharat kovası, kızarmış piliç ve bir konteyner lahana salatası ısmarladı.
- Tom bought a bucket of extra-spicy fried chicken and a container of coleslaw.
Biraz kızarmış et yedik.
- We ate some fried meat.
Masada üzerinde üç kızarmış yumurta bulunan bir tabak vardı.
- On the table, there was a plate with three fried eggs on it.
Kızartılmış yiyecek bana yaramıyor.
- Fried food does not agree with me.
He always ate his eggs fried, never scrambled.
Man, I got totally fried on weed at Chad's party.'.
It looks like your motherboard is fried.