Benim maaşım bizim müsrifçe yaşamamıza izin vermez.
- My salary doesn't allow us to live extravagantly.
Tom konakta savurgan bir partiye ev sahipliği yaptı.
- Tom hosted an extravagant party at his mansion.
Tom'un savurgan bir yaşam tarzı var.
- Tom has an extravagant lifestyle.
Bu elmas yüzük benim için çok abartılı.
- This diamond ring is too extravagant for me.
Leyla abartılı yaşam tarzından keyif alıyordu.
- Layla enjoyed her extravagant lifestyle.