Kan akışı genellikle sabit ve süreklidir.
- The blood stream is usually constant and continuous.
Gezegendeki su miktarı sabit kalır.
- The amount of water in the planet remains constant.
Bu dünyada daimi tek şey değişimdir.
- The only thing constant in this world is change.
Bu daimi bir sorundur.
- This is a constant problem.
Karısı ona sürekli dırdır ediyor.
- His wife nags him constantly.
O çocuğun sürekli çığlığı saçlarımı ağarttı.
- That child's constant screaming gives me gray hairs.
Konstantinopolis 1453'te Osmanlı Türklerinin eline düştü.
- Constantinople fell to the hands of the Ottoman Turks in 1453.
Konstantinopolis'in fethi, Orta Çağ'ın sonunu işaret eder.
- The conquest of Constantinople marks the end of the Middle Ages.
Değişim değişmeyen tek şeydir.
- Change is the only constant.
... in constant evolution ...
... losses within families and communities. There's literally been a near-constant state of conflict ...