O, muharebede yaralandı.
- He was wounded in battle.
Savaş alanında defalarca kefeni yırttı.
- He cheated death many times on the battlefield.
Müttefikler bazen savaştan kaçınamadı.
- Sometimes the Allies could not avoid battle.
Kısa bir çatışmadan sonra kasabayı ele geçirdik.
- We seized the town after a short battle.
Tom silahlı çatışmadan sağ salim kaçtı.
- Tom escaped the gun battle alive and well.
Greenpeace çevreyi korumak için büyük bir mücadele veriyor.
- Greenpeace is fighting an uphill battle to save the environment.
Ben hastalıkla mücadele edeceğim.
- I will battle with illness.
Gerçekten bir kavga istemiyorum.
- I really don't want a battle.
Ben hastalıkla mücadele edeceğim.
- I will battle with illness.
Oğlan ciddi bir hastalıkla mücadele etti.
- The boy battled against a serious illness.
Sen bütün çarpışmaları kazanabilirsin ama savaşı kaybedebilirsin.
- You can win all the battles yet lose the war.
Ben kendi savaşımı veriyorum.
- I fight my own battles.
The cavalry, by way of distinction, was called the battle, and on it alone depended the fate of every action. - William Robertson.
... Or we have, I'm always going to be battling my weight ...
... at some point, accept that maybe we're battling an ...