The sun is about to set.
- Güneş batmak üzeredir.
The sun was about to set.
- Güneş batmak üzereydi.
Antina had a sinking feeling in her stomach.
- Antina'nın midesinde bir batma hissi vardı.
The sinking of the RMS Lusitania caused an international outcry.
- RMS Lusitania'nın batması uluslararası bir protestoya neden oldu.
The sun was about to set.
- Güneş batmak üzereydi.
By the time the sun sets, we will arrive at the destination.
- Güneş batmadan önce, gideceğimiz yere varacağız.
It's just like rats leaving a sinking ship.
- Tıpkı batan bir gemiyi terkeden fareler gibi.
They abandoned the sinking ship.
- Onlar batan gemiyi terk ettiler.
The skyscraper is expected to sink into the bog.
- Gökdelen'in bataklığa batması bekleniyor.
The ship was ready to sink any time.
- Gemi her zaman batmaya hazırdı.
A ship sank near here yesterday.
- Dün buraya yakın bir yerde bir gemi battı.
As time went on, our hopes sank.
- Zaman geçtikçe, umutlarımız battı.
I'm a jinx. If I sold candles, the sun wouldn't go down.
- Ben bir uğursuz kimseyim. Eğer mumları satarsam güneş batmaz.
The sun is starting to go down.
- Güneş batmaya başlıyor.
Tom certainly sunk a lot of money into his business.
- Tom kesinlikle işinde çok para batırdı.
The boat sunk and everyone died.
- Tekne battı ve herkes öldü.
The ship went down to the bottom of the sea.
- Gemi denizin dibine battı.
The sun went down, so they quit working.
- Güneş battı, bu yüzden çalışmayı bıraktılar.
A great treasure was discovered in a sunken ship.
- Batık bir gemide büyük bir hazine keşfedildi.
We saw the sun sink below the horizon.
- Biz ufkun altında güneşin batışını gördük.
Rats desert a sinking ship.
- Fareler batan gemiyi terkederler.
Whose sting is more painful: a bee's or a wasp's?
- Kimin iğne batması daha ağrılıdır: Bir arının mı yoksa bir yaban arısının mı?
We're on the border of failure.
- Batmanın eşiğindeyiz.
O, beyzbol sopasıyla topa vurdu.
- He hit a ball with the bat.
Çocuğun kolunun altında bir beyzbol sopası var.
- The boy has a bat under his arm.
Onun yüksek bir topa vuruş averajı vardır.
- He has a high batting average.
İyi bir vuruşcu olmak için, gevşek tutmalısın ve içgüdünü izlemelisin.
- To be a good batter, you've got to hang loose and follow your instincts.
Bir yarasa gökyüzünde bir kelebek gibi uçuyor.
- A bat flying in the sky looks like a butterfly.
Yarasalar genelde karanlıkta uçar.
- Bats usually fly in the dark.
Tom sopa vurmaya hazır.
- Tom is the on-deck batter.
Savaş hızla şiddetli ve kanlı oldu.
- The battle quickly became fierce and bloody.
O, bilardo sopası ile topa vurdu.
- He hit the ball with the bat.
Oyuncu raketi topa salladı.
- The player swung the bat at a ball.
Bazı sporcular bir egzersiz veya yarıştan sonra bir buz banyosu almanın vücutlarının daha çabuk iyileşmesine izin verdiğine inanmaktadırlar.
- Some athletes believe that taking an ice bath after a workout or a race allows their body to recover more quickly.
Birçok en iyi sporcular egzersizlerden sonra buz banyosu yaparlar.
- Many top athletes take ice baths after workouts.
Sami tahta bir sopa ile Leyla'yı dövdü.
- Sami beat Layla with a wooden bat.