baskın teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- raid
Bad weather hindered the air raid.
- Kötü hava hava baskınını engelledi.
Our army staged a night raid against the enemy.
- Bizim ordu düşmana karşı bir gece baskını düzenledi.
- dominant
The union has a dominant influence on the conservative party.
- Sendikanın muhafazakâr bir parti üzerinde baskın bir etkisi var.
In order to learn an indigenous or minority language, it is often necessary to learn the dominant language of the region or country.
- Yerli veya azınlık dilini öğrenmek için, genellikle bölgenin veya ülkenin baskın dilini öğrenmek gereklidir.
- heavy
There were floods as a result of the heavy rain.
- Ağır yağışların bir sonucu olarak sel baskınları meydana geldi.
We had flooding because of last week's heavy rains.
- Geçen haftanın sağanak yağışları nedeniyle su baskınımız vardı.
- unexpected attack, raid
- overpowering, superior
- swoop
- foray
- predominant
- irruption
- surprise
Our army took the kingdom by surprise.
- Ordumuz kırallığa baskın yaptı.
- incursion
- prepotent
- raid, inroad, foray, incursion; (polis baskını) bust; descent (on/upon sb), unexpected visit; dominant, predominant
- more powerful (than)
- preponderant
- inroad
The army made inroads into the neighboring country.
- Ordu komşu ülkeye baskınlar yaptı.
- pressed down
- forage
- (Konuşma Dili) unexpected visit
- sudden attack
- overpowering
- heavy, oppressive
- descent
- biol. dominant
- (Askeri) invasion
- (Avcılık) entry
- descent on
- (Askeri) floods
Dozens of people have died in flash floods triggered by torrential rain.
- Onlarca insan şiddetli yağmurun yol açtığı ani su baskınlarında öldü.
There were floods as a result of the heavy rain.
- Ağır yağışların bir sonucu olarak sel baskınları meydana geldi.
- overwhelming
- (Askeri) blitz
- overflow
- dominant wind
- descent upon
- swoop down on
- surpassing
- inroads
The army made inroads into the neighboring country.
- Ordu komşu ülkeye baskınlar yaptı.
- irruptive
- bust
The police have made hundreds of drug busts across the country.
- Polis ülke çapında yüzlerce uyuşturucu baskınları yaptı.
- (Askeri) surprise attack
- baskın yapmak
- raid
- baskın çıkmak
- surpass
- baskın çıkmak
- extinguish
- baskın (tür)
- (Denizbilim) dominant
- baskın düzenlemek
- raid
- baskın tür
- (Biyoloji) dominant species
- baskın kişilik
- dominant personality
- baskın olmak
- to be dominant
- baskın olmayan
- non dominant
- baskın birlikleri
- shock troops
- baskın dalga
- dominant wave
- baskın gelmek
- 1. to be heavy. 2. to seem irresistible
- baskın gelmek
- to be heavy
- baskın gibi
- irruptive
- baskın karakter
- dominant
- baskın mod
- dominant mode
- baskın olmak
- to predominate
- baskın vermek
- to be raided, be caught red-handed
- baskın yapmak
- to make a surprise attack (on), swoop down on
- baskın yapmak
- forage
- baskın yapmak
- bob up
- baskın yapmak
- descend
- baskın yapmak
- take by surprise
- baskın yapmak
- catch
- baskın yapmak
- swoop down
- baskın yapmak
- swoop
- baskın yapmak
- a) to raid, to make a foray b) (polis) to bust, to descend (on/upon sb/sth) c) to descend (on/upon sb/sth), to visit unexpectedly
- baskın yapmak
- swoop on
- baskın çıkan
- surpassing
- baskın çıkmak
- talk down
- baskın çıkmak
- to come off best, to prevail, to surpass
- baskın çıkmak
- preponderate over
- baskın çıkmak
- trump
- baskın çıkmak
- to get the upper hand (over), be superior (to)
- baskın çıkmak
- euchre
- baskın çıkmak
- preponderate
- genetik olarak daha baskın olan
- prepotent
- sahte baskın
- token raid