Aslında kendi başıma olmayı tercih ederim.
- I basically prefer being by myself.
O aslında serbest piyasa sistemini destekledi.
- He basically supported the free market system.
Temelde, kesinlikle haklısın.
- Basically, you're absolutely right.
O temelde onunla aynı görüşte olmayan birisini komünist olarak ilan eder.
- He basically declares anyone who doesn't agree with him a Communist.
Temel olarak planını seviyorum.
- I basically like your plan.
Temel olarak, aynı şeydir.
- Basically, it is the same thing.
Fizik esas doğa bilimidir.
- Physics is the basic physical science.
Matematik bütün bilimler için esas niteliği taşır.
- Mathematics is basic to all sciences.
Tom oyunun temel kurallarını kolaylıkla öğrendi.
- Tom easily learned the basic rules of the game.
Bir köpek bakmanın temel kuralları nelerdir?
- What are the basic rules for keeping a dog?
Dan temel anatomi derslerine bile girmedi.
- Dan didn't even take basic anatomy classes.
Image Viewer bir resim görüntüleme yazılımıdır. Bu yazılım çok küçük bir programdır. Bu yazılımda sadece basit fonksiyonlar var. Bu, Tatoeba Project kullanıcıları tarafından çevrilebilir.
- Image Viewer is an image viewing software. This software is a very small program. This software has basic functions only. This is translatable by Tatoeba Project users.
Bu aslında oldukça basit.
- It's basically quite simple.
They've added some fancy features, but it's basically still a car.
Many programs were written for the Sinclair Spectrum computer in BASIC.
Arithmetic is a basic for the study of mathematics.
Rice is a basic for many Asian villagers.
... Which is basically these. ...
... Which was basically Daisy Dukes sparkles. ...