Türkçe - İngilizce
ballık teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- honey jar; honey stand; honeypot
- honeypot
- honey stand
- bal
- {i} honey
The new couple have gone off to Hawaii on their honeymoon.
-Yeni çift balayında Hawaii'ye gitti.
He turned the bottle upside down and shook it, but still the honey wouldn't come out.
-O, şişeyi başaşağı çevirdi ve salladı fakat bal hâlâ akmıyordu.
- bal
- fluke
- Bal
- (Tıp) mel
- bal
- honey; fluke
- bal
- exudate, exudation (which drips from tree wounds or from the skins of ripe figs)
- bal
- sweet sticky substance produced by honeybees
İlgili Terimler
İngilizce - İngilizce
ballık teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı
- bal
- indicates that the options applies to main programs coded in Assembler
- BAL
- British anti-lewisite
- bal
- Music score (Ballade)
- bal
- comes from the Gaelic baile Originally meaning 'a place,' ir came to be applied to a farmstead and a village
- bal
- BAL: British Anti-Lewisite A name for the drug dimecaprol--a treatment for toxic inhalations
- bal
- Foot
- bal
- Balcony
Tom was on the balcony.
-Tom was on the balcony.
- bal
- A front laced shoe in which the quarters meet and the vamp is stitched over the quarters at the front of the throat The word is an abbreviation of Balmoral
- bal
- yes (y)
- bal
- Balance
This seal can balance a ball on his nose.
-This seal can balance a ball on its nose.
Tom double-checked his bank balance before writing the cheque.
-Tom double-checked his bank balance before writing the check.
- bal
- British Anti-Lewisite - A name for the drug dimecaprol - a treatment for toxic inhalations
- bal
- British Anti-Lewisite – A name for the drug dimecaprol–a treatment for toxic inhalations
- bal
- Blood alcohol level The usual ratio standards are the number of grams of alcohol either per 100 milliliters of blood, or per 210 liters of breath
- bal
- Bronchoalveolar Lavage
İlgili Terimler
Türkçe - Türkçe
ballık teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı
- Bal konulan kap
- Bağlarda görülen külleme hastalığı
- Ballıbaba
- Bal
- selva
- Bal
- (Hukuk) ASEL
- Bal
- (Osmanlı Dönemi) DAHK
- Bal
- (Osmanlı Dönemi) İBLİM
- BÂL
- (Osmanlı Dönemi) Kol, cenah.* Üst, yukarı
- BÂL
- (Osmanlı Dönemi) f. Kanat
- BÂL
- (Osmanlı Dönemi) Boybos, endam
- BÂL
- (Osmanlı Dönemi) Kol, pazu
- bal
- Olgunlaşmış incirin, dışına sızan tatlısı
- bal
- Uzun bollu sürahi
- bal
- Özellikle bal arılarının bitki ve çiçeklerden topladıkları bal özünden yapıp kovanlarındaki petek gözlerine doldurdukları, rengi beyazdan esmere kadar değişen tatlı, koyu, sıvı madde
- bal
- Yanak
- bal
- Kanat
- bal
- Balo, dans salonu
- bal
- Lirik biçim olup çalgı için yazılmış dans müziğine verilen ad
- bal
- Ağaçların kabuğundan sızarak pıhtılaşan besi suyu
- bal
- çamur, cıvık