Tom şeyleri kafasında dengelemekle iyi.
- Tom is good at balancing things on his head.
Tom şeyleri kafasında dengelemekle iyi.
- Tom is good at balancing things on his head.
Tom şeyleri kafasında dengelemekle iyi.
- Tom is good at balancing things on his head.
Tom gergin bir ip üzerinde dengesini sağlamaktadır.
- Tom is balancing on a tightrope.
Birçok çalışan anneler ev ve iş hayatlarını dengelemek için mücadele ediyor.
- Many working mothers struggle to balance their home and work lives.
Ailesinin dengeli bir diyet yaptığından emin.
- She makes sure that her family eats a balanced diet.
Doktor Tom'a daha dengeli bir diyet yemesi gerektiğini söyledi.
- The doctor told Tom he needed to eat a more balanced diet.
Bana bakiyemi söyler misin?
- Could you tell me my balance?
Ayın birine kadar bakiyeyi havale edemeyeceğim.
- I won't be able to remit the balance until the first of the month.
Tom çek yazmadan önce hesap bakiyesini kontrol etti.
- Tom double-checked his bank balance before writing the check.
Ani bir fırtınadan dengesini kaybettiği için, ip cambazı ölümüne düştü.
- Losing his balance from a sudden gust of wind, the tightrope walker fell to his death.
Tom dengesini yeniden kazandı.
- Tom regained his balance.
Fransız hükümeti, ulusal bütçeyi vergi mükelleflerinin dengelemesi için meydan okuyan online bir oyunu piyasaya sürdü.
- The French government has launched an online game that challenges taxpayers to balance the national budget.
Birçok çalışan anneler ev ve iş hayatlarını dengelemek için mücadele ediyor.
- Many working mothers struggle to balance their home and work lives.
Banka hesap bakiyemi öğrenmek istiyorum.
- I'd like to find out my bank balance.
Bu ay benim hesap bakiyem nedir?
- What's my bank balance this month?
Elektronik terazideki bir arıza nedeniyle yetkililer işyerine para cezası verdi.
- The authorities fined the shop because of a disorder in the electronic balance.
Bir deniz aslanı burnunda bir topu dengeleyebilir.
- This sea lion can balance a ball on its nose.
Sen giysileri yıkarken ben çek defterini dengeledim.
- I balanced my checkbook while you were washing clothes.
Müzik, filmin yapısıyla uyum içinde.
- The music is in balance with the structure of the movie.
Blair thought he could provide a useful balance to Bush's policies.
I think the balance of opinion is that we should get out while we're ahead.
I just need to nip to a bank and check my balance.
This seal can balance a ball on his nose.
- This seal can balance a ball on its nose.
Tom double-checked his bank balance before writing the cheque.
- Tom double-checked his bank balance before writing the check.
... balancing very well. ...
... So there's a balancing act here between how much ...