baktırmak teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- to have or let (someone) look after (a child, a sick person, a thing)
- to have or let (somone) to look out (a window, etc.)
- to have or let (one person) see to (another person, something)
- to make (one person) look to (another) (for nurture and material support)
- to cause (others) to look at (oneself), make a spectacle of (oneself)
- to have or let (one person) examine (another person, something)
- to cause or allow (someone) to look at (someone, something)
- bak
- check it out
- bak
- look at
Look at this Japanese car.
- Bu Japon arabasına bak.
Meg didn't even look at me.
- Meg bile bana bakmadı.
- bak
- (Bilgisayar) lookup
- bak
- (Bilgisayar) look in
Look into that, would you?
- Onun içine bak, ne dersin?
Look in the phone book.
- Telefon rehberine bakın.
- bak
- look after
Would you please look after my dog tomorrow?
- Yarın köpeğime bakar mısın lütfen?
Lucy's mother told her to look after her younger sister.
- Lucy'nin annesi ona küçük kız kardeşine bakmasını söyledi.
- bak
- {f} regarding
- bak
- {f} look
She looked at me and smiled.
- O bana baktı ve gülümsedi.
He looked at me and smiled.
- O bana baktı ve gülümsedi.
- bak
- {f} face
Seen at a distance, the rock looked like a human face.
- Uzaktan bakıldığında, kaya, bir insan yüzü gibi görünüyordu.
Looking at your Facebook friends' photos is a waste of time.
- Facebook'taki arkadaşlarının resimlerine bakmak vakit kaybıdır.
- bak
- have one's wits about one
- baktırma
- to look
- ağızına/ının içine baktırmak
- to have great charm in talking
- bak
- (abbr. for bakınız) see; cf. (compare)
- bak
- vide
Let me have a look at your video camera.
- Video kamerana bir bakayım.
- bak
- behold
- bak
- or else
- bak
- {k} Till when
- bak
- {ü} lo
- bak
- {k} women's lib
- bak
- {k} Until when? till when
- bak
- {k} no way